Cemal Tollu (1899 – 1968)
Türk ressam Cemal Tollu 1899’da İstanbul’da doğdu. Resim sanatına ilgisi küçük yaşlarda başlayan Cemal Tollu, Sanayi-i Nefise’ye (Güzel Sanatlar Akademisi) kaydını yaptırdıysa da, işgal yılları nedeniyle buradaki öğrenimine ara vermek zorunda kaldı. İşgal kuvvetlerine görünmeden Ankara’ya geçti. Orada Mustafa Kemal Paşa’nın kurduğu Zahit Namzetleri Talimgahı’na katıldı.
Süvari zabiti olarak eğitim gördü. Konya’daki süvari alayına gönderildi. 1926’da İstanbul’a döndü. Akademi’deki öğrenimini kaldığı yerden sürdürdü. İkinci yıl sonunda sınav vererek, önce Elazığ Öğretmen Okulu’nda, sonra Erzincan Askeri Lisesi’nde öğretmenlik yaptı.
Sanat bilgisini geliştirmek amacıyla Münih’te Hans Hofmann’ın, Paris’te Andre Lhote, Fernand Leger ve Grommaire’in yanında çalıştı. Bir ara da Despiau’nun atölyesinde heykel eğitimi gördü.
Paris’ten dönüşünde Elazığ’da ilk sergisini açtı. İstanbul Galatasaray sergilerine konuk sanatçı olarak katıldı. Daha sonra Anadolu Medeniyetleri Müzesi olan Ankara Arkeoloji Müzesi’nde yönetici olarak görev aldı. Müzedeki Hitit yapıtları, sanatının yöresel heykelsi biçimlerin katkısını yönlendirmekte etkili oldu.
1933’te D Grubu’nun kurucuları arasına katıldı. Bu topluluğun sergilerine resim verdi. 1936’da Akademi’deki reform hareketleri sırasında resim bölümü şefliğine getirilen Leopold Levy’nin çağrısıyla İstanbul’a geldi. Yeni öğretim kadrosunun güçlü üyelerinden biri olarak onun yardımcılığını üstlendi. Akademi’den emekli oluncaya (1964) kadar kendi adını taşıyan atölyenin hocası oldu. Mitoloji dersleri okuttu, resim bölümü şefliği yaptı.
1938’de düzenlenen yurt gezilerine katılarak Antalya’ya gitti. 1940’ta 2. Devlet Sergisi’nde ikincilik, 1941’deki 3. Devlet Sergisi’ndeyse birincilik ödülü kazandı. 1946’da Paris ve Londra’da düzenlenen Çağdaş Türk Sanatı Sergilerine katıldı. 1947’de İstanbul’ da ikinci kişisel sergisini açtı. 1950 yıllarında Venedik ve Sao Paolo Bienaline, Bağdat ve Tunus’taki Uluslararası Sergilere resim verdi. 1957’de Akademi’de verdiği mitoloji derslerinin notlarını bir kitap halinde (Yunan Mitolojisi) yayımladı. 1960’ta 21. Devlet Sergisi’nde Hasat adlı kompozisyonuyla ikinci kez birincilik ödülü elde etti.
1967’de Şeker Ahmet Paşa monografisini yayımladı. Aynı yıl Akademi salonlarında bütün dönemlerini kapsayan geniş bir sergi düzenledi. Uzun süre Yeni Sabah gazetesi başta olmak üzere, değişik yayın organlarında sanat üstüne görüşlerini içeren yazılar yazan ve bu yazılarında özellikle sanat eğitiminin sorunları ve ilkeleri üstünde duran Cemal Tollu’nun anısına, ölümünden sonra Ankara ve İstanbul’da sergiler düzenlendi.
Sanat Anlayışı
D Grubu’nun yenilikçi estetiği içinde, Cemal Tollu’nun sanatını iki temel öğeye bağlayabiliriz. Bunlardan biri, 1930 yıllarının sonuna doğru devletin kültür siyasetine koşut bir görünüm kazanmış olan yöresellik, ikincisiyse kompozisyon ressamlığıdır. Müstakiller Grubu’ndan Ali Avni Çelebi ve Zeki Kocamemi’nin öncülüğünü yaptıkları kunt ve sağlam biçimcilik, Cemal Tollu’nun yapıtlarında kübist bir aşamada değer kazanmıştır.
Ancak bu, Batı’da Cezanne‘ın belirttiği ilkeler doğrultusunda Picasso ve arkadaşları tarafından yüzyılın başlarında geliştirilmiş olan kübist estetiğin aktarılmasından kaynaklanmaz. Tollu’daki yapısal sağlamlığın kökeni, daha çok Anadolu Hitit sanatıyla ilgilidir. Onun resimlerini süsleyen yöresel figürler, taş üstüne oyulmuş Hitit tanrılarının duruşlarını akla getirir.
Ankara’da Opera binasının girişindeki antik konulu duvar freski kadar Okuyan Köylü Kadınlar’ı, Muğla pazarındaki köylülerin yaşamlarını konu alan bir dizi çalışması, Hatay’da Portakal Bahçesi ve özellikle 1940 yıllarında yaptığı başka resimleri, Ankara Arkeoloji Müzesi’ndeki görevi sırasında bilinçaltına işlemiş olan arkaik çizgileri düşündürür.
Cemal Tollu, Leger, Lhote ve Grommaire resminin biçimci tasalarıyla, bu çizgiler arasında doğal bir benzerlik yakalamış ve Paris’te görmüş olduğu sanat eğitiminin ilkeleriyle yöresel Anadolu kültürü arasında zorlamasız bir özdeşlik kurmuştur. Gözü de gönlü de doğadaki görüntülerde ve gerçek yaşamın değişken sahnelerindeydi. “Sanatta değişmeyi istikametlerde değil, tekâmül merhalelerinde, bilgi ve tecrübeyle artan bir yaşatma gücünde” aradığını öne süren çağdaşları, yakın arkadaşları haklıydılar.
Ahmet Hamdi Tanpınar Cemal Tollu’nun resmi için ilk akla gelen niteliğin “sıhhat” olduğunu öne sürüyordu. Gerçekten de Cemal Tollu’daki heykelsi formların temelinde biçimciliği yatay ve dikey çizgilerin uyumunda, hacimsel tasarımda gören bir anlayış, bütün yaşamı boyunca egemen olmuştur. Cemal Tollu, bu anlayışı sanatının geçirdiği evrimle bağlantılı olarak, herhangi bir kesilmeye meydan vermeden, inançla uygulamıştır.
Cemal Tollu eserlerinden örnekler
Kaynakça
Gelişim Hachette, Alfabetik Genel Kültür Ansiklopedisi
Türk Plastik sanatçıları Ansiklopedisi, Nüzhet İslimyeli