Asher Brown Durand (1796 – 1886)
Amerikalı Hudson River Ekolü Ressam Asher Brown Durand 1796’da Mapleworld, New Jersey’de doğdu. Gravür ustası Cyrus Durand’ın ağabeyidir. İlk başlarda gravürcülük ile ilgilendi ancak 1830’lu yıllara doğru yağlıboya resme ağırlık vermeye başladı. Asher Brown Durand, 21. yüzyılda Amerikan manzara resminin en önemli öncülerinden biri olarak kabul edilen Hudson River School’un kurucu üyelerindendir. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk başkanlarından biri olan Andrew Jackson’ın portresinin gravürünü yapmasıyla ün kazanmıştır.
1826’da New York National Academy of Design’ın kurucuları arasında yer aldı. 1845’ten 1861’e kadar bu kurumun yöneticiliğini yapmıştır. Thomas Cole’un etkisiyle doğa sevgisi sanatının merkezine yerleşmiş ve Hudson River School’un estetik anlayışını daha da geliştirmiştir. 1840’larda Avrupa’ya yaptığı seyahat sırasında John Constable ve özellikle Claude Lorrain gibi sanatçılardan etkilenmiş, bu etkiler onun doğayı yücelten detaylı ve şiirsel üslubunu biçimlendirmiştir. 1837’de arkadaşı Thomas Cole ile birlikte Adirondacks Dağlarındaki Schroon Gölü’ne eskiz gezisinde eşlik etti.
Kısa süre sonra peyzaj üzerine yoğunlaşmaya başladı. Yazları Catskills, Adirondacks ve New Hampshire’ın Beyaz Dağları’nda eskiterek yüzlerce çizim taslağı hazırladı. Bu çalışmalar daha sonra bitmiş akademik parçalarına dahil edildi ve bu da Hudson Nehri Ekolü’nün tanım ve tarifine yardımcı oldu.
Sanat Anlayışı
Sanat anlayışı, doğayı Tanrı’nın bir yansıması olarak gören romantik bir yaklaşım üzerine kuruludur. Durand, manzara resimlerini sadece görsel bir kayıt olarak değil, aynı zamanda ahlaki ve ruhsal bir deneyimin aracı olarak görmüştür. Sanatında, doğadaki sadeliği ve yüceliği vurgulayan kompozisyonlar hâkimdir. Ağırbaşlı ormanlar, dingin ırmaklar ve gün ışığının etkileyici yansımaları onun resimlerinde sıkça görülür. “Letters on Landscape Painting” (1855) adlı yazı dizisinde, doğrudan gözlem ve sadakatle yapılan doğa betimlemelerinin önemini savunmuştur. Ona göre bir sanatçı, doğayı stilize etmekten çok onun gerçeğine sadık kalarak anlamalı ve aktarmalıdır. Bu yaklaşım, Durand’ın eserlerinde doğaya duyduğu içten hayranlığın ve Amerikan peyzajının saf, dokunulmamış hâline duyduğu saygının açık bir göstergesidir. Durand, 1886 yılında yaşamını yitirmiş, ancak Amerikan sanatındaki etkisi uzun yıllar devam etmiştir. Özellikle doğayla ruhani bir bağ kurmaya çalışan sanatçılar için ilham verici bir figür olarak anılmaktadır.
