Aliye Berger (1903 – 1974)
Türk gravür ve grafik sanatçısı Aliye Berger 1903’te İstanbul’da doğdu. Babası Şakir Paşa, amcası sadrazam Cevad Paşa’dır. Cevat Şakir (Halikarnas Balıkçısı), Fahrünnisa Zeid, Füreya Koral, Nejat Melih Devrim, Şirin Devrim gibi yazar ve sanatçıların yetiştiği bir ailenin üyesi olan Aliye Berger, okuma yazmaya çok küçük yaşlarda, özel bir eğitimle başladı.
İlk öğrenimini tamamladıktan sonra. Notre-Dame de Sion’a girdi. Okulu Birinci Dünya savaşında kapanınca, öğrenimini bir başka özel Fransız okulunda tamamladı.
Resim ve piyano dersleri aldı. Tanınmış virtüöz ve eğitimci Karl Berger’le tanışıp evlendi. 1935-1939 yılları arasında Paris’te ablası Fahrünnisa Zeid’in konuğu olarak sanat hareketlerini izledi. Londra’da üç yıl süreyle John Buckland Wright’ın atölyesinde gravür tekniği üstüne yoğun çalışmalar yaptı. 1951’de 140 parça gravürle Türkiye’ye dönerek, İstanbul Fransız Konsolosluğu’nda ilk kişisel sergisini açtı.
Sonraki yıllarda gravürü yaygınlaştırmak amacıyla, bu teknikle yılbaşı tebrik kartları yaptı. 1954’te İstanbul’da toplanan ve aralarında Herbert Read, Paul Fierens, Lionello Venturi gibi eleştirmenlerin bulunduğu uluslararası bir kongre nedeniyle düzenlenen yarışmada birincilik ödülü, ertesi yıl katıldığı Tahran bölgesel Bienali’nde ikincilik ödülü kazandı. İstanbul, Ankara, Londra, Paris, Viyana, Ravalpindi, İslamabad’da kişisel sergiler açtı.
Yurt içinde ve yurt dışında birçok karma sergiye katıldı. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde, Viyana Albertina Müzesi’nde ve özel koleksiyonlarda resimleri bulunmaktadır. 1972 yılında son sergisini İstanbul Taksim Galerisi’nde düzenleyen ve aynı yıl sergiyi Ankara’ya götüren sanatçının ölümünden sonra, 1975’te İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi salonlarında geniş bir retrospektif sergisi düzenlendi.
Sanatı
Aliye Berger’in gravürleri, kendi deyimiyle yaşamda her şeyi “renkli gören, yaşamayı en büyük coşku ve aşk olarak kabul eden bir anlayışın ürünleridir. Gravürün 1960 yıllarında sevilip yayılmasında etkili olan yapıtlarında Aliye Berger, kasap kağıdı, zımpara kağıdı gibi alışılmamış gereçler kullanmıştır.
Konularını, kendi çevresindeki oluşumlardan ve yaşamın bütünü içinden seçmiştir. Görüp yaşadığı konular çevresinde zengin bir imgeler dünyası oluşturan Aliye Berger’in gravürlerinde, özellikle seçilmiş ve üstünde ısrarla durulmuş konulardan çok, günübirliğine değişen, sanatçıyı ilgilendirdiği ölçüde görsel anlam kazanan görüntüler egemen olmuştur.
Bunları birleştiren tek özellik sanatçının yaşama bağlılığı ve çevresiyle birlikte düşünme tutkusudur. İlk bakışta kendilerini ele vermeyen yapıtlarında dış dünyanın görüntülerinden esinlenilmiş olmakla birlikte, bu görüntüler hazır birer motif gibi kullanılmamıştır. İç dünyanın biçimlendirici karmaşası, önüne geçilmez bir coşkunun yaratma ve yorumlama çabasının hazırlayıcı öğesi olmuştur. Gravürde, renkli ve siyah-beyaz özgün baskıda coşkulu, verimli bir dönemin başlıca temsilcilerinden olan Aliye Berger Türkiye’de gravür sanatının zenginleşmesine büyük ölçüde katkıda bulunmuştur.