Maide Arel (1907 – 1997)
Türk ressam Maide Arel 1907’de İstanbul’da doğdu. İlk ve Orta öğrenimini tamamladıktan sonra Güzel Sanatlar Akademisine giren sanatçı, burada sonradan gelini olduğu Mehmet Ruhi Arel bey, Nazmi Ziya ve Hikmet Onat‘dan ders almıştır. Eşi Şemsi Arel‘in görevi nedeniyle bulunduğu Erzincan’da fransızca ve müzik öğretmenliği yaptı.
1948’de Ankara Halkevi’nin açmış olduğu yarışmada ikincilik ödülü kazandı. Daha sonra Paris’te André Lhote, Fernand Léger ve Jean Metzinger’in atölyelerinde sanat eğitimini geliştirdi.
İlk kişisel sergisini Paris dönüşü, İstanbul’da açtı (1951). Ayrıca Paris’te düzenlenen Kadın Ressamlar Sergisi’ne, Edinburgh Festivali’ne, kendisinin de görev aldığı Uluslararası Sanat Eleştiricileri Kongresi’nin, 1954’te İstanbul’da düzenlenmesi nedeniyle açılan sergiye katıldı.
Eşi Şemsi Arel ile Hatay’a giderek T.B.M.M. için bu ili görüntüleyen tablolar yaptı. 1959 yılında yurt dışı kişisel sergisini Paris’de eşi Şemsi Arel ile birlikte açtı. 1960’te Kadın Haklarını Koruma Derneği’nin Sanat Kolu sergisini Paris’e götürdü ve üyesi olduğu uluslararası derneğin sergisinde Türk Hamamı adlı eseriyle bronz madalya kazandı.
Devlet sergilerinin yanı sıra Güzel Sanatlar Birliği’nin yıllık sergilerine de katılıp, özellikle, Türkiye’de kadın sanatçıların örgütlenmesinde etkili görevler üstlendi. 1982 ve 1984’te kişisel sergiler açtı.
Sanatı
Maide Arel’in resmi, eşi Şemsi Arel’in resmi ile aşağı yukarı benzer bir çizgide gelişmiştir. Ama, Şemsi Arel’in belli bir dönemde figürden bütünüyle kopan soyut resimlere yönelmesine karşılık, Maide Arel bütün çalışmalarında figüre bağlı kalmıştır. Yalnız, figürü daha çok Andre Lhote’un estetik anlayışına yakın bir doğrultuda, yüzey resmine bağlı bir duyarlık içinde ele almıştır.
Mevlevi kompozisyonlarında görülen hareket uyumu ve ritmik düzen şeması, bu duyarlığı yöresel konular çevresinde geliştirmekten yana olduğunu ortaya koyar. Daha yeni resimlerindeyse, gene bu doğrultudan sapmadan, yöresel köylü figürlerini, portre türünde yoğunlaşan bir etkililikle değerlendirmiştir. Yalın, duru ve katkısız renklerle doldurduğu geniş biçim parçalarını geometrik düzenli bir kompozisyonun gerekleri doğrultusunda işlemektedir.
Maide Arel’in yapıtlarında renklerin mat ve gösterişten uzak etkisi, alçakgönüllü bildirisi, geometrik-kübist okulun niteliklerini her zaman korumakla birlikte, içtenliğe açık bir resim yorumu da getirir. Belli bir anlayışı bozup değiştirmeden, inançlı ve kararlı biçimde sürdürmek, bu anlayışın genel ilkelerinden ödün vermemek, kalıplaşma tehlikelerini gözardı etmeden esnek çözümlere ulaşabilmek, sanatçının resimlerini biçimlendiren başlıca etmenler arasında sayılabilir.