Nazlı Ecevit
Türk ressam Nazlı Ecevit 1900’de İstanbul’da doğdu.
Albay Emin Turgut’un kızıdır. Kız Öğretmen Okulu’nu bitirdikten (1915) sonra İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin ilk öğrencileri arasına katılan Nazlı Ecevit, ilk resim derslerini Mihri Müşfik hanımdan aldı. Bu arada Ömer Adil ve Feyhaman Duran‘ın yanında çalıştı.
1922’de okulu bitirince, uzun bir süre resim çalışmalarına ara vererek İstanbul Nümüne Rüştiyesi’nde, Ankara Kız Lisesi’nde ve Musiki Muallim Mektebi’nde öğretmenlik yaptı.
Daha okul sıralarında Galatasaray sergilerine katılan Nazlı Ecevit, Ankara’daki ilk sergisini Amerikan Kültür Merkezi’nde açtı. Daha sonra bir kaç özel sergi daha düzenledi, Güzel Sanatlar Birliği’ne girerek, bu Birliğin ortak sergilerine resim verdi.
Uluslararası Kadın Kulübü’nün Paris’te düzenlemiş olduğu bir sergiye katıldı. Başta Resim ve Heykel Müzesi olmak üzere bir çok özel ve resmi koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. Ayrıca, Bülent Ecevit’i yetiştiren örnek bir annedir.
Sanat Anlayışı
Nazlı Ecevit, Türk resminin imparatorluktan cumhuriyete geçiş döneminde, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nden aktarılan akademik ve yarı empresyonist eğilimin temsilcilerindendir. Güzel Sanatlar Birliği’nin çatısı altında, kemikleşmiş bir anlayışın uzantısı halinde sürmekte olan bu eğilimin, en yumuşak ve esnek biçimini Nazlı Ecevit’in renkçi, doğa izlenimlerine olabildiğince açık paletinde kendini gösterdiği söylenebilir.
Doğanın mevsim değişikliklerine bağlı görüntüleri, sanatçının resimlerinde empresyonizmin biraz da formüle edilmiş bir yansıması olarak karşımıza çıkar. Ama sanatçıyı yalnızca bir manzara ressamı olarak görmemek gerekir. Portrelerinde daha kişisel bir anlatım yakalamayı başarmıştır. Desenin sanatçının resminde rengi dengeleyen, hatta bazı yerlerde rengin etkisini ikinci plana iten bir sağlamlık olduğu söylenebilir.
Sanatını “gerçekçi-empresyonist” olarak tanımlayan sanatçı okulda gördüğü bağlayıcı eğitimin katı disiplinini hiç değiştirmeden uygulamıştır. Bu eğitimin dışa dönük etkilerini de, akademik bir yetişme biçiminin kaçınılmaz gereği olarak kabullenmiştir. Bu iki yönlü gelişme, sanatında çok sınırlı bir yeniliği ve akademik anlamlı bir empresyonizmi getirmiştir. Modernlerden çok, empresyonistlere yakın görünmesi bu anlayışın zorunlu bir sonucudur.
Uzunca bir dönem devletin de desteklediği “resmi” bir estetiğe dönüşmüş olan ve geniş bir ressam kesimi tarafından benimsenen söz konusu anlayış, Nazlı Ecevit’te bir okula bağlı olmanın katı çizgilerini taşımaz. Yaşamı ve insanları sevdirmekten yana olan (yapıtları, kolayca benimsenebilir çizgiler taşır) sanatçı, geniş kitlenin beğenisini göz ardı etmez, ama o kitleye ödün vermek yanlısı da değildir. Klasik ölçüleriyle resmini yönlendiren, yönelten başlıca etmenlerin, nitelik ve değer olduğu söylenebilir. Çağdaş Türk resminin, XIX. yy. sonlarında doğa ve okul paralelinde gelişen ince ve alçakgönüllü tavrı, Nazlı Ecevit’in resmi için de değişmeyen bir ölçü oluşturmuştur.
Nazlı Ecevit eserlerinden örnekler
Kaynakça
Türk Plastik sanatçıları Ansiklopedisi, Nüzhet İslimyeli
Gelişim Hachette, Alfabetik Genel Kültür Ansiklopedisi