Sunset Boulevard filminin konusu
Sunset Boulevard filmi bir şöhret öyküsü. Her çıkışın bir inişi vardır. Sanırım çok göz önünde bulunmanın, özel hayatını spot ışıkları altında milyonlarca insana teşhir etmenin en büyük handikaplarından biri de bu olsa gerek… ‘İniş’i kabullenememek… Paranın, sahne ışıklarının keyfine kapılıp adeta pervane olan insanlar da her pervane sineğinin akibetine uğrar. Sonu aynı hüsranla biter, o ışık onları öldürür.
Bana tüm bunları düşündürten, uzun süredir izlemeyi planladığım ama bir türlü fırsat bulup da izleyemediğim Sunset Boulevard adlı Hollywood yapımı film…
Vaktiyle Billy Wilder‘in yazıp yönettiği film, afişinde de ifade edildiği üzere, gerçek bir Hollywood hikayesi…
Adını yakın geçmişte beyazperdenin en meşhur ve en güzel kadınlarından Norma Desmond adındaki eski bir yıldızın oturduğu Sunset Boulevard’dan alıyor, filmin pek çok sahnesinin geçtiği yer de Hollywood yakınlarındaki o ünlü meydan…
Gloria Swanson‘un canlandırdığı Norma Desmond karakteri aslında filmin çekildiği 1950’lerden bize haber veriyor, tabir-i caizse şöhret belasının başa neler getirebileceğini. Norma, giderek yalnızlaşmış ve her dibe vurduğunda narsizmin kollarında Anka kuşu misali küllerinden tekrar doğmuş, zamanın hızla ilerleyişinden ve giden zamanın götürdüklerinden huzursuz, aslında mutsuz ve umutsuz, nitekim içinde bulunduğu durumu da asla kabullenemeyen bir kadın… Her kadın kadar yalın, şan şöhret eklemlenmiş her kadın kadar da karmaşık… Gururlu ve bir o kadar kibirli bir eski film yıldızı… Film de aslında basit bir ifadeyle; küçük yaşlarda gelen şöhretin ve ünün, göz çevresinde başlayan ilk kırışıklıklarla -artık kaz ayağı deniyor onlara- tıpkı gençlik ve güzellik gibi bedeni aynı hızla terk ettiğine işaret ediyor.
Bir açıdan da sene kaç olursa olsun, Hollywood’un sinema işine nasıl baktığının da bir kanıtı gibi adeta…
Gloria Swanson’un filmdeki adıyla Norma’nın tek bir bakışı aslında içinde bulunduğu ruh halini yansıtması bakımından mükemmel… Bakışlarla çok şey anlatılabileceğine dair iyi bir örnek Norma… Zaten sessiz film sürecinden henüz çıkmış Hollywood film endüstrisinin ısınma turlarından sayılabilir film… Nispeten az diyaloglu, daha ziyade jest ve mimiklerle anlamlanmış…
Hikayedeki sadık hizmetkara dikkat!
Viyana doğumlu Erich von Stroheim‘in canlandırdığı uşak karakteri (Max Von Mayerling) aslında filmin en özel karakteri… İzlediğinizde siz de seveceksiniz onu -kimbilir belki de çoktan sevdiniz ve unuttunuz bile- nitekim filmin sonunda takındığı tutumun ne kadar etik ya da ne kadar doğru olduğuna bir türlü karar veremeyeceksiniz. Hatta belki karakteri benim gibi biraz ‘saplantılı’ ve o yönüyle tehlikeli bulanlar olacak. Aklına Hamdi Koç‘un ‘Çiçeklerin Tanrısı’ndaki ‘Nadir’ karakteri gelenler de… Tutumunu eleştirseniz de beğenseniz de hepimiz yaşananların insana özgü, karakterinse çok insani bir yapıda olduğu kanısında birleşeceğiz, filmin sonunda. Ek olarak, Stroheim ‘sessiz film’ döneminin sessiz ve ağırdan ilerlemiş jönlerinden olduğundan konuşmadan da çok şey anlatabilme kabiliyetine hayran kalacaksınız. Zaten film süresince de sözcüklerinden ziyade varlığı ile -kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerlerde olacak Stroheim. (Farkındayım, Erich von Stroheim hayranlığı ekseninde giderek yanlı bir hal almaya başladı bu yazı.)
Film oyuncularıyla, renkleriyle -dönemin teknolojik koşulları altında- sahne geçişleriyle, işlenişi ve sürprizleriyle bir bütünü temsil ediyor. Sunset Boulevard’ı izledikten sonra aklınızda soru işaretleri kalmıyor. Zor ve hayal ürünü bir konusu olmadığından konunun işlenişinde gözden kaçan noktalar da yok filmde. Pastel tonlarda, zarif, göze hitap eden bir film…
Gayet berrak, su gibi içimi kolay ve sinemayla kıyısından köşesinden ilgilenen herkes için adeta su kadar hayatsal, su kadar mecburi…
Sunset Boulevard’ın tarihteki izlerine dair…
Filmin 1950 senesinde on bir dalda Oscar’a aday gösterildiğini, üç Oscar kazandığını ve ?Amerikan Film Enstitüsü’nün 98 senesinde yayınladığı ’20. yüzyılın en iyi 100 filmi’ listesinde 12. sırada olduğunu da belirtmekte yarar var.
Ne bu sıcak havalarda dışarı çıkarım ne tatil beldelerinde tıkış tıkış kendimi kömür karası olana kadar gün ışığına teslim ederim ne de sonum pervanelere benzer’ diyenlere mis gibi, ev konforunda bir öneri…
Yönetmen: Billy Wilder
Yapımcı: Charles Brackett
Senarist: Billy Wilder, Charles Brackett, D. M. Marshman Jr.
Oyuncular: William Holden, Gloria Swanson, Erich von Stroheim
Kurgu. Arthur P. Schmidt
Renk. Siyah-beyaz
Yapım yılı: 1950
Süre. 110 dakika
Ülke. ABD
Dil. İngilizce
FRAGMAN