
Johannes Vermeer (1632 – 1675)
Hollandalı Barok Ressam Johannes Vermeer 1632’de Delft’de doğdu. Eğitimini Carel Fabritius ya da Leonaert Bramer’de aldığı düşünülmektedir. 1657’de yerel bir sanat koleksiyoncusu olan Pieter van Ruijven ile tanıştığı ve bu şahsın Vermeer’i desteklediği anlaşılmaktadır. 1662’de ise Vermeer Ressamlar Birliği kurulunun yöneticiliğine seçildi. 1663, 1670 ve 1671’de bu makama tekrar seçilmesi itibarının arttığının bir kanıtıdır.
Yüzyıllar boyunca hor görülmüş ve hattâ bazan bütünüyle unutulmuş bazı sanatçılar araştırmalar sonunda aydınlığa çıkmışlardır. Johannes Vermeer ölümünün ardında iki yüzyıl boyunca unutulmuştur. Ancak, yüz yıl önce Thore Burger adında bir Fransız yazarı memleketinden ayrılıp Hollanda’ya yerleşmiş ve orada hiç tanınmamış bir ressamın bir şaheserini keşfetmişti. Bu tablo şu an Lahey Kraliyet Müzesinde bulunan “Delft’in Görünüşü” adlı bir manzaraydı. Thore Burger bu tablonun ressamının kişiliğini ortaya çıkarabilmek için yıllarca araştırmalar yaptı. 17 nci Yüzyılda yaşayan ve Vermeer, Ver Meer ya da Van der Meer adlarını taşıyan 4 ressam buldu. Uzun araştırmalardan sonra şimdi Louvre Müzesinde bulunan “Dantelacı Kadın” adlı şaheserin ressamının kim olduğunu ortaya çıkarmayı kısmen kısmen başardı.
Vermeer 1653’de Catherina Bolenes adında bir kadınla evlendi. Sanatçı aynı yılın son aylarında Delft’dekî Saint-Luc loncasına katıldı. İşleri pek yolunda değildi çünkü altı florin tutan lonca payını ancak iki yılda ödeyebilmişti. Sanatçı ölüm yılı olan 1675 yılına kadar ömrü boyunca maddi sıkıntı içinde yaşadı. Vermeer pointillé olarak adlandırılan tekniği kullanıyordu ve resimlerini boyayı tuval üzerine gevşek ve tanecikli katmanlar hâlinde yayarak çiziyordu. Resimlerinde kusursuz yerleşimi yakalayabilmiş olmasına rağmen, tablolarında ön çalışmalara ait izler bulunmamaktadır. Bu da kusursuz bir kompozisyon yeteneğinin delili olarak algılanmaktadır.
Ayrıca, Vermeer kadar lacivert taşı ya da doğal lacivert gibi pahalı boya maddeleri kullanmıştır. Ayrıca amber ve toprak gibi maddelerle iç mekandaki ışıklandırma ve duvara birden çok renk yansıtma konusunda başarılı olmuştur. Vermeer’in bu çalışma metodunda Leonardo’dan esinlendiği düşünülmektedir. Maddi olarak çok sıkıntı çekmesine rağmen pahalı boyalar kullanmaktan vazgeçmemiştir.
Vermeer, sanat kariyeri boyunca Delft’te yaşamış ve çalışmıştır. Hayatı boyunca çok fazla eser üretmemiş, yaklaşık 35-40 kadar tablo bıraktığı düşünülmektedir. Bunun sebebi, detaylara olan titiz yaklaşımı ve uzun süren çalışmalarıdır. Hayattayken büyük bir ün kazanmamış, ancak 19. yüzyılda tekrar keşfedilerek Batı sanatının en önemli ressamlarından biri olarak kabul edilmiştir.
Sanat Anlayışı
Johannes Vermeer, 17. yüzyıl Hollanda Altın Çağı’nın en önemli sanatçılarından biri olarak kabul edilir. Sanat anlayışı şu temel unsurlara dayanır:
Işık Kullanımı ve Optik Etkiler: Vermeer’in en belirgin özelliği, yumuşak ve doğal ışık kullanımındaki ustalığıdır. Resimlerinde ışığın mekân üzerindeki etkisini dikkatle işlemiş ve renk geçişlerini ustalıkla kullanmıştır.
Gündelik Yaşamın Sakin Anlarını Betimleme: Vermeer, büyük tarihi veya dini sahneler yerine orta sınıf Hollandalıların iç mekândaki günlük yaşamlarını konu almıştır. Resimlerinde genellikle sessiz, derin düşünceli figürler, zarif giysiler ve sıcak atmosferler görülür.
Mekân ve Perspektif Kullanımı: Derinlik hissi yaratmak için kusursuz bir perspektif kullanmıştır. Arka planda görülen haritalar, pencereler, karo zeminler ve masa örtüleri gibi detaylar, sahnelerin gerçekçiliğini artırmıştır.
Özgün Renk Paleti: Vermeer’in renk paleti oldukça dikkat çekicidir. Özellikle “Vermeer mavisi” olarak anılan ultramarin mavisi ve parlak sarı tonlarıyla bilinir.
Kamera Obscura Kullanımı: Bazı sanat tarihçileri, Vermeer’in görüntüleri doğru perspektifle oluşturabilmek için “camera obscura” adlı optik bir cihaz kullanmış olabileceğini öne sürmektedir.
Johannes Vermeer, görsel şiirselliği ve ışığın olağanüstü kullanımıyla sanat tarihinde eşsiz bir yere sahiptir. Günümüzde en çok sevilen ve incelenen Hollandalı ressamlardan biri olarak kabul edilmektedir.