
Egon Schiele (1890 – 1918)
Avusturyalı ekspresyonist ressam Egon Schiele 1890’da Tulln an der Donau’da doğdu. İstasyon yöneticisinin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelen sanatçı öğretmeninin çizim yeteneğini fark etmesi nedeniyle daha ilkokulda sanat eğitimine başladı. 1904’te henüz 14 yaşındayken babasının ölümü genç sanatçıyı derinden etkiledi ve hayat boyu sürecek izler bıraktı. İki yıl sonra, sadece 16 yaşındayken Güzel Sanatlar Akademisi’nde okumak için Viyana’ya taşındı.
1900’lü yılların başlarında Viyana, sanatsal bir devrime sahne olmuştu. 1897’de Gustav Klimt, kültürel engelleri ortadan kaldırmayı hedefleyen Ayrılıkçı Viyana (Viyana Secession) hareketini başlatmıştı. Klimt, genç sanatçının danışmanlığını üstlendi. Erotikleşmiş kadın formuna odaklanan Schiele zamanla kendini, ustalarının süslü, parıldayan Art Nouveau esintili estetiğinden uzaklaştıracaktı.
Schiele’nin geliştirdiği ekspresyonist tarz, keskin, ham ve derin bir duygusallığa ve kasvetli bir palete sahipti. Klimt ve Schiele stil olarak birbirlerinden ayrıldılarsa da, yakın arkadaşlıklarını sürdürdüler. 1917’de Schiele ve Klimt, Avusturyalı sanatçılara ülkede kalmalarını ve çalışmalarını teşvik edeceklerini umdukları Viyana Kunsthalle adlı bir sergi mekanı kurdular.
1909’da Oskar Kokoschka ve Max Oppenheimer de dahil olmak üzere farklı bir yöne gitmek isteyen diğer öğrencileri bir araya getirerek, Neukunstgruppe (Yeni Sanat Grubu) adlı kendi hareketini kurdu. Grup, 1910’da Prag da dahil olmak üzere Budapeşte ve Köln’de (1912) sergiler düzenledi. Radikal stilde sürdürdüğü deneyler Schiele’nin Klimt’in gölgesinden çıkıp kendi resimsel dilini geliştirmesine yol açmıştı. Bu döneme ait kompozisyonları, modern çıplaklık kavramını ortaya koydu ve modellerini doğuştan gelen cinselliğini kutlayan beklenmedik pozlar içinde resmetti.
Cesky Krumlov (Krumau)
1911’de yalnızlık kalmak isteyen Schiele, annesinin Bohemya’daki memleketi Krumau’ya taşındı. Ancak nu değişiklik planlandığı gibi sonuçlanmadı. Komşuları, yerel kızları çıplak model olarak kullanma alışkanlığına itiraz etti. Oradan, bir başka köy olan Neulengbach’a taşındı; Nisan 1912’de Schiele, “kamu ahlakına yönelik suçlar” ve reşit olmayan modellerinden birinin “baştan çıkarılması” suçundan tutuklandı. Bu suçlama sonuçta düşmüş olmasına rağmen, 24 gün hapishanede kaldı. 1915’te Edith Harms ile evlendi; sadece dört gün sonra, Avusturya ordusuna alındı.
1918 yılında Viyana Secession’un 49’uncu yıllık sergisinde yer aldı. Fakat o sonbahar hem Avrupa’yı hem de Amerika’yı çürütecek ölümcül bir İspanyol gribi salgını görüldü. 28 Ekim 1918’de, Schiele’nin karısı Edith, altı aylık hamile iken gribe yakalandı ve öldü. Sadece birkaç gün sonra, 31 Ekim’de Schiele’nin kendisi de 28 yaşında vefat etti.
Sanat Anlayışı
1. Ekspresyonizm ve Duygusal Yoğunluk
Egon Schiele eserlerinde insan bedenini geleneksel güzellik anlayışından uzak, çarpık ve dramatik bir şekilde betimlemiştir. Figürlerinin çoğu gergin duruşlara, uzun ve keskin hatlara sahiptir. Duyguların çıplak bir şekilde ifade edilmesini amaçlamış, sanatında içsel sıkıntıları, cinselliği ve varoluşsal temaları işlemiştir.
2. Bedenin ve Psikolojinin Keşfi
Portreleri ve otoportreleri, sadece fiziksel görünümlerini değil, aynı zamanda psikolojik durumlarını da ortaya koyar. Schiele’nin figürleri genellikle çıplaktır ve cinsel kimliği, arzuyu ve izolasyonu güçlü bir şekilde yansıtır.
3. Çizgi ve Renk Kullanımı
Sert, keskin ve enerjik çizgileri, sanatının en ayırt edici özelliklerinden biridir. Kimi zaman figürleri neredeyse iskeletimsi bir biçimde resmederek, insanın kırılganlığını vurgulamıştır. Renkleri ise belirgin ve duygusal etki yaratacak şekilde kullanmıştır.
4. Gustav Klimt’ten Etkilenme
Schiele, gençlik yıllarında Gustav Klimt ile yakın bir ilişki kurmuş ve onun etkisinde kalmıştır. Ancak Klimt’in zarif ve süslemeli tarzından uzaklaşarak, daha çarpıcı ve bireysel bir yaklaşım geliştirmiştir.
5. Erotik ve Tabu Konular
Schiele, döneminde sansasyonel kabul edilen erotik eserler üretmiştir. Erotik çizimleri ve resimleri sık sık eleştirilmiş, hatta 1912’de ahlaka aykırılık suçlamasıyla kısa bir süre hapis yatmıştır. Ancak bu sansür, sanatını daha da radikal bir hale getirmesine neden olmuştur.
6. Ölüm ve Yalnızlık Temaları
1910’lu yıllarda Schiele’nin eserlerinde ölüm, yalnızlık ve izolasyon temaları giderek öne çıkmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında yaşadığı kayıplar ve savaşın etkileri, sanatına melankolik bir hava katmıştır.
Schiele, kısa ömrüne rağmen sanat tarihinde iz bırakan bir sanatçı olmuş, özellikle 20. yüzyıl modern sanatına yön veren figürlerden biri haline gelmiştir. Onun ekspresyonist ve çarpıcı tarzı, günümüzde hâlâ ilham kaynağı olmaya devam etmektedir.