Elif Naci (1898 – 1987)
Türk ressam Elif Naci 1898’de Gelibolu’nda doğdu. 1905 yılında Edirne Darül İrfanı’nda başladığı öğrenimini 1908 yılında ailesiyle İstanbul’a yerleşince Ayasofya Rüştiyesi’nde ve Vefa Lisesi’nde sürdüren Elif Naci, Birinci Dünya savaşının ilk yıllarında Sanayi-i Nefise Mektebi’ne (Güzel Sanatlar Akademisi) kaydını yaptırdı.
Bu arada Yeni Resim Cemiyeti’nin kuruluşuna katkıda bulundu. Savaş yıllarında yazarlığa ve gazeteciliğe başladı. Sanat öğrenimini Akademi’de İbrahim Çallı‘nın öğrencisi olarak sürdürdü.
İleri ve Milliyet gazetelerinde çalıştı. 1928’de Akademi’yi bitirdiği dönemde Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği’ne katılıp, ilk kişisel sergisini 1 Eylül 1930’da Alay Köşkü’ndeki Güzel Sanatlar Birliği Merkezi’nde açtı. Kurucu üyeleri arasında yer aldığı D. Grubu’nun ilk sergisi Ekim 1933’te İstanbul’da düzenlendi.
Aynı yıl On Yılda Resim 1923-1933 adlı kitabını yayımladı. D Grubu’nun 1947 ‘de dağılışına kadar, bütün grup sergilerine resim verdi. Son Telgraf ve Cumhuriyet gazetelerinde çalıştı. Türk ve İslâm Eserleri Müzesi ile Evkaf Müzesi’nde yöneticilik görevlerinde bulundu.
1939’da ilk devlet sergisine Atatürk portresiyle katılan Elif Naci, Malatya Aslantepe arkeoloji kazılarında hükümet komiseri olarak görev yaptı. 1940’ta düzenlenen yurt gezisine katılarak Samsun’a gitti ve ikinci devlet sergisinde bu ilden yaptığı resimlerini sergiledi. İkinci Dünya savaşının yoğunlaştığı bir dönemde, askerlik göreviyle gittiği Balıkesir’de ikinci kişisel ser isini açtı. Bu sergiyi, 1944 ve 1949 yıllarında açtığı sergiler izledi. 1953’te Fatih Müzesi’ne atanıp, bir yıl sonra Topkapı Sarayı’nda müzecilik görevini sürdürürken, Galatasaray Lisesi’nde beşinci sergisini açtı.
Kültür anlaşması gereği gittiği Bağdat’ta resimlerini sergiledi ve Türk sanatı üstüne konferanslar verdi. 1963’te müzecilik görevinden emekliye ayrılarak, 1965’te bütün dönemlerini içeren ayrıntılı bir gösteriyle yeni bir sergi düzenledi. 1970’i izleyen yıllarda sergi çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Sanat Anlayışı
Elif Naci’nin resmini belli bir kategori altında toplamak ve belli bir anlayışın uzantısı olarak görmek olanağı yoktur. Kendi içinde sürekli bir değişmenin ve farklı dönemlerde farklı yaklaşımların ürünü olan tabloları, temelde ortak bir kaygıdan türemiştir. Batılı etkilerin ışığı altında yöresel bir beğeniyi yansıtmak, bunun için de ulusal kültür kökenlerimizle bağımızı sürekli canlı tutmak. Toplum ve kültür yaşamımızdan çıkarılacak yeni sentezlerin ve arayışların, özgün bir birikim halinde yeni Türk resmini oluşturacağı görüşünü benimseyen Elif Naci’nin, müzecilik ve gazetecilik arasında etkinliğini her zaman sürdürebildiği ressam yönü ona geniş bakış açıları kazandırmıştır.
Elif Naci’nin D Grubu içinde geliştirmiş olduğu ilk dönemi, toplum yaşamımızdan yankılar ve yansımalar taşır. Arada müzecilik ilişkisinin de katkılarını taşıyan yerli soyut denemeleri de zaman zaman yer alır. Söz konusu yapıtlarında, çağdaşlık ve yöresellik ya da ulusallık sentezi sürekli bir arayışın doğal uzantısı olarak kendini gösterir. Yarı-akademik, yarı-empresyonist bir eğilimi akla getiren, peyzaj ve natürmort gibi klasik konuları içeren resimleri de aynı dönemin tamamlayıcı bir öğesidir. Geometrik-soyut denemeler kısa bir süre etkili olabilmiş, zaman zaman eski hat sanatının uzantısı sayılabilecek motifler, bu soyut resimlerle bir arada kullanılmıştır.
Tezhip, minyatür, halı gibi geleneksel sanat ürünleri de zaman zaman Elif Naci’yi yakından ilgilendiren ve resmine dolaylı yollarla karışan öğeler olmuştur. Avrupa’ya gitmemiş olmakla birlikte çağdaş sanatı yakından izlemiş olan sanatçı, gazetecilik ve müzecilik çalışmaları sayesinde etkili bir sanat yazarı da olmuştur.