Edouard Manet (1832 – 1883)
Fransız Empresyonist Ressam Edouard Manet 1832’de Paris’te doğdu. Bir yargıcın oğlu olan Manet, ressamlık mesleğini sürdürmek üzere babasının onayını ancak Denizcilik okulunun giriş sınavlarında 2 kez başarısızlığa uğradıktan sonra alabildi. 1850-1856 arasında Thomas Couture’ün yanında çalıştı. 1853’te ve 1856’da İtalyan Müzelerini gezdi. Alman, Avusturya, Hollanda gibi ülkelere gitti.
Delacroix‘nın tablolarına hayranlık dolu bir ilgi duydu. Louvre‘da Tiziano ve Velazquez‘in yapıtlarının kopyalarını yaptı ve müzede 1860’lı yıllarda, Degas ile tanıştı. 1859’da salona yolladığı ilk yapıtı Apsent İçen Adam reddedildi. Martinet Galerisindeki sergi, genç meslekdaşlarının dikkatini Manet’in üzerine çekti. Bu ilgi reddedilenler salonunda sergilenen ve bir skandala yol açan “Çayırda Öğle Yemeği” tablosunun onlarda uyandırdığı hayranlıkla daha da pekişti.
1865 Salonunda daha büyük bir skandal yaratmasından sonra Guerbois kahvesinde bir araya gelen bağımsız sanatçıların (Degas, Pisarro, Renoir, Bazille ve Monet) önderi olarak kabul edilen Manet çağdaş olayların tanığı olmak istiyordu. 1780 savaşından az sonra, sanatçının resim tarzı daha açıklık kazandı. Boulogne’da kriket oyunu (1873 Zürich). Alfred Stefans, Manet’i bundan böyle sanatına arka çıkacak olan Durand Ruel ile tanıştırdı. Ressamlar 1874’ten itibaren ortak sergiler düzenlemeye karar verirken, Manet yapıtlarını salonda sergilemeyi yeğledi.
Edouard Manet Portre çalışmalarında sadakatten çok psikolojik izlenimlere önem verdi; nitekim en yakın dostlarından Mallarme’nin portresi bu özellikleri sergiler. Yapıtları 1878 Evrensel Sergisine kabul edilmeyen Manet sonunda 1881’de salonda bir madalya kazandı ve Legion d’Honneur nişanını aldı. Ancak bu çok geç gerçekleşmişti; iki yıldan beri sağlığı bozulmuştu.
Büyük yetkinlik gösterdiği ve yağlıboyadan daha az yorucu yöntem olan pasteli portre ve natürmort çalışmalarında giderek daha fazla kullandı. 1883’te kangrenden ölen sanatçı ertesi yıl Ecole Nationale Superieure des Beaux-Arts’da açılan bir sergiyle anıldı. Sanatı klasik gelenekle bir kopukluk oluşturdu, açılan bu gedikten izlenimcilik ve modern sanatı temsil edecek olan tüm okullar hızla akın etti.