Francisco Goya (1746 – 1828)
İspanyol Romantik Ressam Francisco Goya 1746’da Fuendetodos, Aragon’da doğdu. Zaragoza’lı bir yaldızcı ustasının oğlu idi. Aynı şehirdeki Escolapios tarikatı okuluna gittiği ve bu sırada Martin Zapater ile tanıştığı sanılmaktadır. Hayatı boyunca en iyi arkadaşı olarak kalan Zapater’e yazdığı mektuplar, sanatçının kişiliği ve hayatı bakımından çok önemli birer belge niteliğindedir.
Goya, bir aralık eniştesinin devam ettiği atölyesine girdi. 17 yaşında iken Madrid’e gitti, San Fernando akademisi için açılan bir burs yarışmasına katıldı ise de sınavı kazanamadı. Daha sonra İtalyada bir geziye çıktı. 1770 yılında Parma Akademisinde konusu “Alpleri Aşanlar” olan bir resim yarışmasında ikincilik ödülü kazandı.
1771 Sonbaharında İspanya’ya dönen Goya, önce Zaragoza Katedralinin koro yerinin süslemelerini, sonra aynı şehrin yakınlarındaki Aula Dei Sartrözleri Manastırı için resimler ve çeşitli tablolar yaptı. Goya’nın hayatında, 1776-1793 arasında geçen günler mutlu bir devredir. 1776’da ilk gravür denemelerine, gerçek ve tek hocası olan Velazquez’in resimlerinden kopyalar yapmakla başladı.
1779’da Kral Carlos III ile tanıştırıldı ve onun bir portresini yaptı. 1780’de Baeau’nun teklifiyle kralın ressamı oldu ve San Fernando akademisine girdi. Zaragoza’ya gitti, orada katedralin Ruhani Meclisi tarafından büyük Nuestra Senora del Pilar Bazilikasının tonozları için eniştesi tarafından başlanmış olan Meryem’in hayatıyla ilgili duvar yazısı dizisini tamamlamakla görevlendirildi.
Madrid’e döndü(1874) ve San Francisco El Grande Kilisesi Mihrabı için 2 tabloya başladı, güçlü ve ince birçok tablo yaptı. Francisco Goya bu yıllarda refah içinde yaşadı, şöhreti de gittikçe yayıldı. 1792’de hastalandı ve sağır oldu. Buhranı atlatmayı başardı fakat sanatında bir sertlik belirdi. Alba Düşesi ile kısa bir süre Cadix’de kaldı, sonra Madrid’e döndü, yeniden gravür çalışmalarına başladı Ce Caprichos adlı gravürleri yaptı. Bu aynı zamanda Goya’nın Maja’lar Madrid yaşantısına ait Sardiner’in Gömülüşü, Boğa Güreşi, Kırbaçlayanlar, Engizisyon Sahneleri ve Tımarhane gibi sanatçının içinde bulunduğu bunalımın izlerini taşıyan tabloları yaptığı bir dönemdir. Çağdaş sanatçılar üzerinde (Delacroix, Daumier, Manet) çok büyük etkisi oldu.