Vincent van Gogh (1853 – 1890)
Hollandalı Post Empresyonist Ressam Vincent van Gogh 1853’de Nordbrabant’da doğdu.
Bir papazın oğluydu. Değişken ve sıkıntılı bir çocuk olan Van Gogh, resme, ancak farklı nitelikte bir dizi deneyim ve başarısızlıktan sonra ilgi duydu. Öğrenimini tamamladıktan sonra bir süre Goupil Sanat Galerisi için Lahey, Londra ve Paris’te çalıştı, ama işinden kovuldu (1869-1876). Aşk alanında, yaşamı boyunca etkileneceği düş kırıklıklarından ilkini 1874’te tattı.
Bir mutlak varlığın ardında koşması onu din adamı olmaya yöneltti. Ne var ki, Borinage Maden İşçilerinin, yanında nerdeyse fanatikliğe varan bir gayretle sürdüğü hristiyanlığı yayma girişimleri, din büyükleri tarafından kınanmasına yol açtı. Bu tür başarısızlıklardan kendisini hiç bir zaman kurtaramadı.
Van Gogh sadece kardeşi Theo’dan maddi manevi bir destek buldu. 1880’den başlayarak sanata yöneldi; desen çalışmaları yaptı. Millet’in yapıtlarını inceledi. Manzara ve köy sahneleri etütleri gerçekleştirdi.
1882’de kuzeni ressam Anton Mauve’un öğütleri üzerine yağlı boya resimler yapmağa başladığında, yine bu tür konuları işledi. Ögrencileri, Hollanda gerçekçiliğine bağlı kaldı. Bir süre Anverste kaldıktan sonra renk öğesine ilgi duydu.
Van Gogh’un sanatında renk ve ışık, en güçlü ve en özgün anlatımını, Fransa’nın güneyinde yaptığı, coşkunluk, gerilim, iç sıkıntısı yada yalnızlığı yansıtan tablolarda buldu. Ara ara gelen nöbetlerle kesintiye uğrayan bu çalışma döneminde, çırpınmalı bir havanın egemen olduğu yapıtlar verdi. Bu tuvallerdeki kesintili uzun fırça vuruşları, alev alev yanan manzaralar ve kıvrımlı biçimler sanatçının sıkıntılarını dile getirir.
Dr Gachet
Sanata karşı ilgi duyan bir insan olan Dr Gachet, Van Gogh’u Mayıs 1890’da Auvers sur Oise’deki evine davet etti. Sanatçı orada güven dolu bir ortam buldu. Bu güven ortamının etkileri kenar çizgilerinin çoğu kez kıvrımlar oluşturacak bir biçimde bozulmuş olmasına rağmen, çiçek resimlerinde, köy görünümlerinde ya da portrelerinde hissedilir.
Kimliğini yansıtacak ve dünyayla ilinti kurabilecek bir anlatıma varmak için canını da, akıl dengesini de gözden çıkaran Van Gogh’un bu umutsuz çabası, resim dilinde renk, çizgi ve biçimin birbirleriyle uyuşması yolunda coşkun ve anlam dolu sürekli bir arayışa dönüşür. İlerideki sayısız anlatımcı akımların kaynağını onun yapıtlarında bulabiliriz.
1890’da resim malzemeleri ile tarlalara giden Vincent Van Gogh, kendisini tabancayla omuzundan vurdu. Otele döndüğünde kanamayı farkeden otel sahibi, kasaba doktoru Mazery’yi ve Van Gogh’un doktoru Dr. Gachet’i çağırdı. Doktorlar, mermiyi çıkarmanın çok riskli olacağına kanaat getirip Theo’ya hemen gelmesi için haber yolladılar.
Vincent Van Gogh, 29 Temmuz 1890 sabahı 1:30 sularında, kardeşi Theo’nun kollarında öldü, ve Auvers-sur-Oise’a gömüldü.