
Charles François Daubigny (1817-1878)
Fransız Barbizon Ekolü Ressamı Charles François Daubigny 1817’de Paris’te doğdu. Kendi kendini yetiştiren Daubigny, sanat eğitimi almak için 1830’ların başlarında Paris’te Louvre Müzesi’nde kopyalama yaparak becerilerini geliştirdi. Charles Francoisay Edme’nin oğlu Paul Delaroche‘dan resim dersi aldı, İtalya’ya gitti. Charles Francois Daubigny, hocası Victor Bertin’inkine yakın bir üslupla Paris ve Napoli’ye ait manzara resimleri yaptı.
Sanat kariyerinin ilk yıllarında, geleneksel tarihsel ve mitolojik temalara dayalı akademik resimlerden uzaklaşarak, 1840’lardan itibaren manzara resmine yöneldi. 1857’de Seine Nehri üzerinde bir tekneye atölye kurarak doğrudan nehir ve kırsal peyzajları gözlemleyerek çalıştı. Bu yaklaşımı, daha sonra Claude Monet gibi izlenimcileri de etkileyecek plein-air (açık hava) resim anlayışının öncüsü olmasına katkı sağladı.
Kardeşi Pierre (1793-1858) minyatürcü olarak tanındı. Ünlü manzara ressamı Camille Corot ile dostluk kurdu ve izlenimcilik akımını etkileyen önemli ressamlardan biri olarak anıldı. 1870’de Londra’da Monet ve Pisarro’yu Durand Rual’e tanıttı. Sen Nehri üstündeki “Botin” adını verdiği yüzer atölyesinde ırmak ve göl resimleri yaptı; bu eserlerinde sade ve düz bir üslupla yalnız doğaya karşı olan sevgisini belirtmeye çalıştı. Cam üzerine klişeler yaptı. Auvers-sur-oise’daki evi eski haliyle muhafaza edildi. Kariyeri boyunca Fransa’nın çeşitli bölgelerinde, özellikle Île-de-France, Normandiya ve Burgonya’nın doğasını resmetti. 1860’lardan itibaren İngiltere ve Hollanda’ya da seyahat ederek buralarda resimler yaptı. Fransa’da École des Beaux-Arts (Güzel Sanatlar Okulu) ve Paris Salon sergilerinde eserleriyle tanındı.
Eserlerinin önemli kısmı 1907’de Moreau-Nelaton koleksiyonu ile Louvre Müzesine alındı. Daubigny’nin tabloları Fransa’da (Avignon, Bayonne, Bordeaux, Chantilly, Lille, Lyon, Marsilya, Nice, Reims, Rouen v.b.) ve bazı yabancı ülkelerin müzelerinde (Amsterdam, Berlin, Helsinki, La haye, Glasgow, Moskova, Londra) bulunmaktadır.
Sanat Anlayışı
Charles-François Daubigny, Barbizon Okulu’nun önde gelen sanatçılarından biri olarak manzara resminde doğanın doğrudan gözlemlenmesini savundu. Sanat anlayışı, Romantizm’in dramatik manzaralarından ziyade, daha doğal ve içten bir kırsal yaşam betimlemesine dayanıyordu.
Daubigny’nin resimleri, genellikle yumuşak fırça darbeleri ve ışık oyunları ile karakterizedir. Özellikle göller, nehirler ve sulak alanlar onun favori konularıydı. Resimlerinde gökyüzü ve suyun yansımaları büyük bir yer kaplar; bu yaklaşımı, 19. yüzyılın ilerleyen dönemlerinde İzlenimcilerin benimsediği tekniklerin öncüsü olarak değerlendirilir.
Açık havada resim yaparak doğanın değişen ışığını ve atmosferini doğrudan yansıtmayı hedefledi. Bunu başarmak için, tekne üzerinde bir atölye kurarak hareketli bir perspektiften doğayı gözlemleme tekniğini geliştirdi. Bu yenilikçi yaklaşım, onun sanatını zamanının diğer manzara ressamlarından farklı kıldı.
Daubigny’nin en önemli eserleri arasında “Bahar Sabahı” (1857), “Ay Işığında Nehir” (1865) ve “Oise Üzerinde Akşam” (1874) gibi tablolar bulunur. Bu eserlerde doğanın dinginliği ve ışığın yumuşak etkisi ön plandadır.
Sanatında genellikle geniş manzara kompozisyonlarını tercih eden Daubigny, doğayı olduğu gibi, abartıdan uzak bir şekilde betimledi. Küçük detaylardan çok genel atmosferi yakalamaya odaklanması, onun eserlerinin zaman zaman empresyonist bir his vermesini sağladı. Bu nedenle Claude Monet, Camille Pissarro ve Alfred Sisley gibi İzlenimci ressamlar üzerinde büyük bir etkisi olduğu kabul edilir.
Ayrıca, gravür ve baskı sanatında da ustalaşmış olan Daubigny, litografi ve oymabaskı teknikleriyle manzara resimleri üretmiştir. Bu alandaki başarıları, onun yalnızca bir ressam değil, aynı zamanda yetenekli bir grafik sanatçısı olduğunu da göstermektedir.