Antik Yunan Sanatı ve Resmin Gelişimi
Eski Yunan Resmi
Girit ve Miken uygarlıklarında başlangıçlarını gördüğümüz Antik Yunan uygarlığının M.Ö. 12.-9. yüzyıllar arasındaki dönemi karanlık çağ olarak adlandırılmakta, asıl Yunan kültür çağları M.Ö. 8. yüzyıldan itibaren başlamaktadır.
Geometrik üslup çağı
M.Ö. 9. yüzyıl boyunca soyut geometrik motifler, zikzaklar, svastikalarla (gamalı haçlarla) süslenmiş Yunan vazolarına M.Ö. 8. yüzyılda stilize edilmiş insan figürünün girdiği görülür. Ancak insan figürü Yunan çevresinde M.Ö. 12. yüzyıldan önceki betimlemeden farklı olarak ele alınmış ve vazo resimlerinde de ona farklı bir rol verilmiştir. Ölü gömme törenleri ve dinsel sorunlarla ilgili olan M.Ö. 8. yüzyıl vazo resimlerinde insan figürü, başın bir yuvarlak, gövdenin bir ücgenle gösterildiği şematik üslup özellikleri taşır. M.Ö. 8. yüzyıl, aynı zamanda bir mitoslar, efsaneler çağı olduğu için vazo resimlerinde yalnız ölü gömme törenleri değil, mitoloji kahramanlarının serüvenleri de gösterilir. Yunan resmine, aynı yüzyıl içinde Doğu sanatlarının etkisiyle, dekoratif biçimlerde ele alınmış hayvan motifleri girer ve bunlarda özellikle geyik ve kuş figürleri görülür.
Doğulu üslup çağı
Yunan resminin M.Ö. 8. yüzyıl içindeki bu gelişimine Atina şehrinin ön ayak olduğu kesindir. Atina Nekropolis’inde (antik mezarlık, ölüler şehri) bulunan ve Dipylon adı verilen çok büyük boydaki vazolarda da görüldüğü gibi, vazo düzenlerinde önemli bir yer tutan eski soyut süsleme motiflerinin yerini bütünüyle insan ve hayvan figürleri almıştır.
Antik Yunan sanatı ve resim sanatındaki bu gelişimin asıl kaynağı Doğu’ya, Mısır ve Suriye çevrelerine bağlıdır. Yunanlı denizcilerin bu yüzyılda artan koloni kurma faaliyetleri, onları Doğu’nun zengin süslemeleriyle tanıştırmış ve bu denizciler Yunanistan’a bitki, kuş, aslan ve pantere kadar her çeşit hayvanın ve Grifon ile Sfenks gibi mitolojik yaratıkların resimleriyle süslü eşyalar getirmişlerdir. Bu hareketli ortam içinde eski soyut motiflere duyulan ilgi zayıflamış ve bu gibi motifler sıkıcı bulunmuştur. Doğu’nun, Yunan resmini belirleyici niteliği bu yüzyılda o kadar açıktır ki, döneme “Doğulu üslup çağı” adı verilmiştir.
Doğulu üslubun, Yunanistan’ın çeşitli bölgelerinde uygulanış tarzları arasında farklar vardır. Atina ve İsparta’nın yanı sıra Rodos ve Korent’de üslubun modası ayrı ayrı eğilimler bulmuştur. Rodos’ta geniş kase ve tabaklar üzerinde fildişi renkli zemin, figürlerin siyah konturlarıyla bezenir. Korent’ de ise, önceleri üzerlerinde tek tek kuş ya da balık figürlerinin bulunduğu vazolar, M.Ö. 7. yüzyıl ortalarına doğru insan figürleriyle süslenmeye başlanmıştır.
Protokorent
Protokorent adıyla anılan, gelişmiş Korent üslubundaki vazo resmi kısa bir süre sonra etkisini yitirmiştir. M.Ö. 7. yüzyıl, Yunan vazo resimleri yönünden bir gerileme çağı kabul edilmiş, buna karşılık Protoattik adıyla süren Atina üslubu gelişmiştir. Bu üslubun dikkat çekici yanı, insan figürünün eski stilizasyondan uzaklaşarak, Doğu’ya yaklaşan bir özellik kazanmasıdır.
M.Ö. 7. yüzyılın Yunan resim sanatıyla ilgili öbür belgelerini yine seramik tekniğinde yapılmış olan tapınak metopları (üstü bezenen ya da resimlenen dörtgen yüzeyler) teşkil eder. Metoplar tapınakların çatısında, dış yüzeyde kirişler arasında kalan boşlukları doldurur ve renkli, süsleyici bir görünüş meydana getirirler. Mitolojik sahnelerin gösterildiği metoplarda; sözgelişi Perseus’un Medusa’yı öldürdükten sonra kaçışı gibi konular yer alır. Tapınaklarda metopların yanı sıra sürekli resim frizleri de yer alır.
Metoplar aynı zamanda bu çağda anıtsal duvar resmi örneklerinin bulunduğu hakkında da bir ipucu verirler. Ancak M.Ö. 8.-7. yüzyıl duvar resimlerinden hiçbiri günümüze kadar gelmemiştir.
Antik Yunan Sanatı ve Arkaik çağ
Geometrik ve Doğulu üslup çağlarından sonra Yunan sanatında Arkaik çağ hakim oldu. Bu çağın başlangıcını teşkil eden M.Ö. 600 yıllarına doğru Yunanistan’da pek çok seramik ve resim atölyesi olduğu bilinir. M.Ö. 500 yıllarına doğru ise önemli tek sanat okulu olarak Atina kalmıştır. M. Ö. 7. yüzyıl sonunda vazo resminde siyah figür tekniği geçerliydi. Bu teknikle figürlerin kumaş, saç, kas gibi ayrıntıları kolayca ayırt edilemez. M.Ö. 530 yıllarında ortaya çıkan kırmızı figür tekniğinde ise, siyah zemin üzerindeki kırmızımsı toprak renginde figürler açık seçik bütün ayrıntılarıyla görülürler.
M.Ö. 6. yüzyılda Yunanistan’da duvar resimlerinin çok sayıda olduğu ancak metinlerden anlaşılır. Antik Yunan Sanatı ve resminde vazo resimlerinden bir çoğunun bu prototipleri izlediği de kesinlikle ileri sürülen bir olgudur. M.Ö. 6. yüzyılda vazolar üzerinde gördüğümüz resim örnekleri çeşitli bölgelerde meydana getirilmiştir. İyonya okulu adı verilen ve Batı Anadolu’da gelişen vazo ressamlığı bunlar arasında büyük bir önem taşır ve mitolojik konuları bir mizah keyfiyle ele alışıyla dikkati çeker. Bunun yanı sıra ayrıntıları (detayları) betimlemeye düşkünlük, bu okulun karakteristiğidir. Ege adalarındaki resim okulları arasında Kios vazoları doğa manzaralarıyla ün kazanmışlardır. Anıtsal resim sanatına bağlı vazo resimlerinin meydana getirildiği bir başka okul da Lakonia okuludur.
Atina ve Korent Okulları
M.Ö. 8. yüzyıldan beri rekabet halinde olan Atina ve Korent okulları M Ö. 6. yüzyıl başına kadar kendi karakteristiklerini sürdürmüşler, ama M.Ö. 550 yıllarına doğru Korent, Atina üslubunu taklide yönelerek silinmiştir, Öteden beri beri acayip yaratıkların resimlerine düşkün olan Korent okulu, genellikle vazolarını dış ülkelere ihraç ediyor, buna karşılık Atina bölgesel ihtiyacı karşılıyor ve insan figürünü geliştirmeye önem veriyordu.
M.Ö. 550 yıllarına ait olan ve François vazosu adı verilen bir Atina eseri ise, çok yüksek bir fiyatla Etruria’ya gönderilmişti. Üzerinde seramikçisiyle ressamının da adları (Ergotimos ve Kleitas) yazılı olan bu vazo, birçok mitolojik konuları birden kapsıyordu. Ressam Kleitas’ın adına daha birçok vazolar üzerinde rastlanmıştır.
M.Ö. 6. yüzyıl sonlarının ünlü vazo resmi sanatçısı Exekias’ın eserlerinde gündelik hayattan esinlenmiş sahnelerle savaş betimlemelerine, Herkül’ün serüvenlerine, vb. rastlanır. Genellikle vazo resimleri, bir duvar resmi izlenimini uyandırırlar. Ancak bu tür bir düzenlemenin duvarlara uygulanmış örnekleri çok renkli olmalıydı. Oysa vazolardaki figürler, siluet halinde ve az renkle yapılmıştır. Ancak, bu figürlerde, insani duyguların yansıtılabilmiş, soyluluk ve büyüklük izlenimlerinin verilebilmiş olması ilgi çekicidir. Bunda sır tekniklerinin gelişmesinin de bir payı vardır. Kırmızı figür tekniği psikolojik özü yansıtmaya imkan sağlamış ve M.Ö. 4. yüzyıl sonlarına kadar, yani vazolardan insan figürünün kalktığı döneme kadar sürmüştür.
Kloonaili Kimon
M.Ö. 578-528 yılları arasında hemen hemen elli yıllık bir süre, Yunan vazo ressamlığında da öbür sanat alanlarında da bir yükseliş dönemidir. Bu dönemden bilinen büyük bir resim ustası Kloonaili Kimon’dur. Bu sanatçının, büyük duvar resimleri yaptığını belgeleyen metinler de bulun- muştur. Ancak, resimlerinden günümüze bir tek örnek bile kalmamıştır. Bu dönemin bilinen başka resim sanatçıları ise, vazo ressamı olarak çalışan Douris ve Makron’dur. Bunlar seramikçi Brygos’un vazolarını süslemişlerdi.
Antik Yunan Sanatı ve Yunan resminin en büyük ustalarından biri olarak bilinen Polygnotos, Atina ve Delfi’de çalışmıştır. Bu sanatçının kanlı mitolojik sahnelerde derin psikolojik ifadeleri yakalayabildiği ve resmettiği yüzlere derin anlamlar kazandırdığı görülür. Resim sanatına psikolojik ifade tutkusunun girmesiyle birlikte vazo ressamlığı ile duvar ressamlığının arasındaki ilişkiler değişmiş ve bir süre sonra Yunanistan’da değişmekte olan toplumsal hayatın da etkisiyle vazo resimlerinde orta sınıf zevkine hitap eden zarif ve kansız sahneler yer almıştır. M.Ö. 5. yüzyılın önemli bir bölümünü kapsayan bu dönemde kadın betimlemeleri ve zarafet, önemli bir yer tutar.
M.Ö. 5. yüzyıl sonlarında ise, vazo resimlerinde mekan izlenimini uyandıracak perspektif yöntemler uygulandığı dikkati çeker. Yunan tiyatrosunun dekorlarından etkilenip resimde mekan yaratma çabasına ilk olarak yönelenler, Apollodorus ve Agatharchos’tur.
Antik Yunan Sanatı Gerileme dönemi
M.Ö. 404 yılında Atina devletinin yıkılmasıyla Antik Yunan seramikleri ürete atölyelerinin pek çoğu kapanmış, seramik ressamlığı gerilemişti. Yunan vazo ressamlığı hakkında, M.Ö. 4. yüzyılda genellikle İtalya’da ve Kırım’da bulunan vazolar fikir verirler. Kerç adı verilen Kırım vazolarında özellikle erotik konular yer bulmuştur.
Ancak M.Ö. 4. yüzyıl, büyük duvar resmi faaliyeti yönünden durgun değildi. Örnekleri kalmamış olmakla beraber birçok metinlerdcn, Yunanistan’da bu tür resimlerin yapıldığı öğreniliyor. Yine de, ne Kerç vazoları, ne de İtalya’da bulunanlar, Yunan duvar ressamlığı hakkında fazla fikir verirler. M.Ö. 4. yüzyıl Yunan duvar ressamlığı ile ilgili fikir edinebilmek için, Roma çağında Pompei ve Herculaneum’da yapılmış olan ve pek çoğunun Yunan asıllarının kopyaları olduğu ileri sürülen resimlere bakmak gerekir.
Büyük İskender zamanından bilinen Yunanlı ressamlar, Apelles ve Protogenes’dir. Apelles’in, İskender’in portresini yapmış olduğu da bilinmektedir. M.Ö. 4. yüzyıl Yunan resmi hakkında, Makedonya ve Balkanlar gibi eyaletlerde bulunan bazı duvar ve mezar resimleri de fikir verebilir. Ancak bunların vereceği fikir, Roma çevresinde yapılmış kopyalar kadar önemli değildir.
Kaynakça
Resim Sanatının Tarihi, Sezer Tansuğ