Zeynep Güldoğdu Sergisi Dalgalanmalar
Taksim Sanat Galerisi’nde Mart ayının son haftasıyla Nisan ayının ilk haftası boyunca heykeltraş Zeynep Güldoğdu’nun “Dalgalanmalar” başlıklı sergisi sanatseverlerle buluştu. Sanatçının elinden gelen hemen her teknik ve türde çalışmalarının yerleştirildiği bu sergi bir anlamda Güldoğdu’nun retsopektif sergisi olarak nitelendirilebilir. Öyleki sergiyi izleyenler arasında bir kişi, ‘sanki sergi değil bir müze salonunda gibi hissettim kendimi’ bile demiş. Güldoğdu’yla hem son sergisi biraz tekniği ama en çok da Türkiye’de sanatçı ve daha zoru heykeltraş olmak üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Onun sözleri ve gözlemlerimizle harmanladığımız yazıyı aşağıda bulabilirsiniz.
Heykel belki de plastik sanatlar içindeki en tek başına bırakılmış ve var olma mücadelesini yalnız ve inatla sürdüren sanat dalı. Özellikle bu ülkede! Bunun nedeninin gerisinde sosyo-ekonomik ve toplumsal koşulların etkisi söz konusu olsa da yine de görerek, gezerek ve anlamaya çalışarak heykele yaklaşabilir ve onu sevebiliriz. Çünkü Türkiye’de üreten, çok fırsat bulamasa da sergileyen pek çok heykeltraş var ve onlar artık bu zor ve estetik yaklaşımın zirvesinde olan sanatın daha çok ilgi görmesini ve anlaşılabilir olmasını, sevilmesini istiyorlar. Onlardan biri de şu sıra Taksim Sanat Galerisi’nde “Dalgalanmalar” adlı heykel sergisi devam eden Zeynep Güldoğdu.
Güldoğdu’nun sade ve minimal formdaki figüratif işlerinden oluşan sergide, kadın bedeni, kadının kendisi ve çevresiyle olan ilişkisi, kadın ve erkek arasındaki ilişki teması öne çıkıyor.
Hem birden fazla yöntem ve tekniğin hem de karmaşık duyguların, gelgitlerin yansıması olması açısından sergiye ‘Dalgalanmalar’ adını vermiş Güldoğdu. İşlerde hem çağdaş, hem antik dönem etkisi birarada hissedilebiliyor. Duygu açısından ise kadın bedeni üzerinden aşk olgusu tutkuyla harmanlanarak aktarılmış. Dikkatimizi çeken bir başka husus da kadının yüz ifadesinin olmayışıydı. Özellikle çoğu kadın figürünün yüzü olmadan tasvir edilmesi, sanatçının hem sade, yalın çizgisinin hem de biraz önce bahsettiğimiz tutku hissinin beden ve vurgulanan figürler üzerinden verilmeye çalışılmasından. Güldoğdu işleri için, ” Şiirsel bir anlatım var. Lirizm var ama daha çok geometrik kurgu var.
geometrik altyapı
Dikkatli izlendiği zaman eserlerde, geometrik altyapıya dikkati çekiyorum. İkili figürlerde bile geometrik yapıya atıf vardır. Mesela, serginin adıyla doğrudan bağlantılı olan işim ‘Dalgalarda Aşk’da dikdörtgen bütünden çıkan yumuşak, organik formlar göze çarpıyor. Küçük büstlerde ise, yine izleyicilerden aldığım geri dönüşlere göre karamsar ve derin düşünen biri olduğum imajı vermişim. Filozof başları gibi bulduklarını söyledi çoğu izleyen bu işlerimi. Zaten onlar çok spontan ve dışavurumcu eserlerdir. Onun dışında soyutlamlarımda da dalgaların o yumuşak kıvraklığını yansıttığımı düşünüyorum.”diyor.
Kadınsı dokunuşlar, mermer ve bronz materyal üzerinde estetik ruhunu buluyor ve Güldoğdu’nun ellerinden ve sanatından dışavurumunu tamamlamış oluyor. Zaten her anlamda pek çok türün ve tekniğin birlikte kullanıldığı karma bir sergi denebilir ‘Dalgalanmalar’ için. Belki de sanatçı için her anlamda sanatının ve teknik bilgisinin tezahürünü somut olarak görmek ve paylaşmak istediği bir döneme rastlamıştı bu sergi için hazırlanan işler.
Sanatın zor koşullarda üretildiği ve izleyenle buluşturulabildiği bir ülkede hele hele heykeltraş olmak başka bir cesaret istiyor. Güldoğdu’nun söylediğine göre bu sergi, sergi mekanı olarak kullanılan Taksim Sanat Galerisi’nde bu yıl gerçekleşen ilk ve tek sergiymiş. Ayrıca gerek birkaç yıl önce Ankara Kuğulu Parktaki kavga gürültü kaldırılan bir işi ve geçtiğimiz günlerde Kemer’de heykeltraş Zafer Sarı’nın Aşk Yağmuru adlı heykeli belediye başkanı tarafından kaldırıldı.
Heykelin topluma sevdirilmesinde ve yaklaştırılmasında gerek okulların, öğretmenlerin kendilerini ve öğrencilerini bu sanat teşvik etmesinin gerek belediyeler v.s gibi devlet kurumlarının desteğinini gerekse bağımsız ve objektif basının her taraftan sanat ve sanatçıya eşit uzaklıkta durup, medyada yer vermesinin öneminin de altını çiziyor sözlerinde Güldoğdu.
muhalif bakış
Ama her tür önyargıya, koşulların eksikliğine ve zorluğuna, heykel sanatının başlı başına zor bir üretim süreci olmasına karşın bir sanatçının belki doğuştan gelen yaratıcılığında saklı olan alternatif, muhalif ve ters, yamuk bakan, bakabilen algısıyla Zeynep Güldoğdu ileride yine heykelleriyle karşımızda olacak. Gerek Contemporary Art Fair gerek Tüyap Fuarı gibi önemli organizasyonalarda da işlerini izleyebilme şansımız olacak.