Hans Holbein the Elder Tüccar Georg Gisze
Tarih: 1532
Orijinal Boyut: 96 x 86 cm
Yer: Gemaldegalerie, Berlin
Teknik: Panel üzeri yağlı boya
ESER ANALİZİ
Sanatçının, 1532 de yaptığı “Georg Gisze’nin Portresi”, Rönesans Resim Sanatı geleneğinin dışına taşarak yeni kalıplara dökülen tasvir tarzıyla dikkati çeker.
Kompozisyonun ön planında diyagonal bir şekilde yerleştirilmiş ve üstünde şemanın anlam boyutuyla bağlantılı sembolik öğelerin bulunduğu masada oturan Georg Gisze, erguvan – beyaz renkli bir iç elbisesine ve siyah pelerine sahip olup, elinde bir mektup tutarak, oldukça mağrur bir tavır ve ifadeyle seyirciye bakmaktadır. Arkasındaki raflarda da Quentin Massys’in ‘Tefeci ve Karısı” adlı kompozisyonunu hatırlatan bir şema çerçevesinde yer alan sembolik unsurlar, yapıtın anlam boyutunu derinleştirmektedir.
Chiaroscuro’nun uygulanışı, desen anlayışı ve kompozisyon şeması gibi özellikler bakımından bu yapıt, artık Rönesans Resim Sanatı’nın kalıplarını zorlamakta ve yeni bir anlayış doğrultusunda gelişen sanatsal duyuma dair önemli ipuçları vermektedir.
İkonoloji
16. yüzyıl tüccarlarından birini gösteren bu yapıt, Alman Resmi’nin özgün gerçekçiliği kadar, güçlü nitelikleriyle ön plana çıkmış burjuva özelliklerini göstermesi bakımından da dikkat çekicidir. Yapıtın tüm görsel öğeleri, portresi yapılan Gisze’nin toplumsal ve kişisel niteliklerini belirtecek şekilde kullanılmış olup, güçlü bir burjuvayı tamamen insani oluşumu içinde göstermektedir.
Kullanılan sembolik öğeler, eğitim görmüş ve bilinçli bir kişi olarak portresi yapılan tüccarın kültürel özelliklerine ve entellektüel kapasitesine işaret ederken, onun önemli bir tüccar ve saygın bir kişi olduğunu da göstermektedir. İnancı ve inanç öğelerine saygısı belirtilmiş olmakla beraber, Gisze’nin bu yönü oldukça geri planda kalırken, kültür ve entellektüel kapasitesine verilen önemin ve saygın toplumsal kişiliğinin ön plana çıkartılmış olması, 16. yüzyıl ortamandaki sosyal ve kültürel değişikliklerin boyutuna da önemli bir kanıt teşkil etmektedir.
Özellikle ön plana yerleştirilen şeffaf vazo içindeki pembe karanfiller, ruhsal bir nitelik arz ederek belli bir ölçüde sentez belirtirken, bu durumun, karanfillerin tanıklığında dinsel nitelik taşımaktan çok uzakta, tamamen insani bir özellik gösterdiği fark edilmektedir. Kuzey geleneğinin kapsamında kalan çok sıklıkla kullanılmış biçim ve işlevine göre bu özel düzenlemenin yeni evlilik veya daha çok damadı belirttiğini bilmemiz, bu yapıtın ortaya konduğu zaman zarfında yeni kurulmuş ya da kurulmakta olan bir aile oluşumuyla bu güçlü tüccarın bir ilişkisi olduğunu ortaya koymaktadır.