Kübizm Akımı
Kübizm akımı, empresyonizme paralel olarak çağdaş akımların en önemlilerinden biridir. Kübizmin geniş, dünya sanatını çerçevesi içine alan etkileri yalnız resimde kendini göstermemiş, bütün süsleme sanatlarını, tiyatro dekorları ve kostümlerini ve mimarlığa da etkilemiştir.
Bu bakımdan Kübizmin, empresyonizmden çok daha geniş bir “biçim felsefe ve metafiziği” kurmuş olduğunu kabul etmemiz gerekir.
1907’den 191′ e kadar süren kübizmin kuruluş devresinde bu akımın önderleri Pablo Picasso, Georges Braque, Juan Gris ve Fernand Leger idi. Kübizm de başlangıçta, empresyonizm gibi alaya alınmış, anlaşılamamıştı. “Küb”, “Kübik” isimleri bu akıma alay ‘olsun diye takılmış, ama gerek eleştirmenler, gerekse ressamların kendilerince uygun görülerek kabul edilmişti.
empresyonizm tepkisi
Kübizmi empresyonizmin doğrudan doğruya bir tepkisi olarak incelemek gerekir. Empresyonizm, tablonun desen ve kompozisyon yapısını bir yana atarak sadece atmosfer oyunlarını, güneş ve gölge cilvelerini resmetmek istemiş, form-biçim güzelliğine yer vermemişti. Bir bakıma. yalnız hava oyunlarına dayanan estetiği, formların sertliğini de ele almasına engel oluyordu.
Kübistler ise renk oyunlarını, akislerini, güneş ışığının tabiat içinde uyandırdığı pırıltıları bir yana atarak eşyaların geometrik yapısını ön plana aldılar. Ancak bu alış, hiç de gerçekçi değildi. Eşyaların, objelerin boşluk içinde kapladıkları yeri iyice belirtmek için onları parçalıyor, türlü cephelerinden göstermek istiyorlardı.
Bu tutum, eşyanın ağırlığını kıymetlendirmek amacıyla o eşyayı parçalamak, ama parçaladıktan sonra resim sanatının araçları ile yeniden yapmak, “inşa” etmek demekti.
Cezanne‘ın ve Seurat’nın geometri alanındaki araştırmaları, özellikle Afrika’nın zenci heykelleri kübistlere örnek olmuştu. Zenci heykelleri geniş, yontulmamış, törpülenmemiş etkisini uyandıran kaba, düz planlar Kübizm temellerine uygun bir plastik yapıdaydılar. Kübizm’in büyük önderi Picasso çekici bir kişiliğe sahipti. 1881 de İspanya’da, Maiaga şehrinde doğmuş, on, on iki yaşlarındayken yetişkin ressamları şaşırtacak ustalıkta yağlı boya resimler yapmaya başlamıştı. 1990 de Paris’e geldiğinde, Van Gogh’un, Toulouse-Lautrec’ın eserlerini beğenmişti. 1901 ile 1904 arasında meydana getirdiği “mavi devre” tablolarında Toulouse-Lautrec’in etkileri görünür. 1905 ile 1906 arası süren ”pembe devre”sinde, yirmibeş yaşındaki genç ressamda, Uzakdoğu ve özellikle Japon ressamlarından etkiler sezilir.
Picasso
Ama bu romantik devreler uzun sürmeyecekti. Empresyonizm ve fauvizm etkisini yitirmeye başlamış ve Picasso, sanata yeni bir can verecek taze, dinamik bir akımın zamanının geldiğini seziyordu. Georges Braque, kübizmin ortaya atılışında Picasso’nun en değerli yardımcısı oldu. 0 kadar ki, kübizmin Picasso’dan çok Braque’ın eseri olduğu söylenir. Picasso, Braque ve onlara katılan Polonya asıllı şair Apollinaire, şair Max Jacob, Derain, Juan Gris ve Van Dongen, o sıralarda Montmartre’da, “Çamaşırhane-Gemi” adı verilen tahta bir binada toplanmışlardı. Guillaume Apollinaire, kübizm’i aydın çevrelere tanıtmak, bu akımın teorilerini düzenleme görevini üzerine almıştı.
Az zaman içinde kübizmin ana prensipleri belirmeye başlamıştı. Kübizm, tabiatın, yepyeni bir açıdan ele alınmış bir yorumuydu. Soyut değildi, normal biçimlerle ilgisini kesmemişti. Ama onları serbestçe parçalıyor, geometrik bir düzen, daha doğrusu, her tabloya, her konuya göre değişen düzenler içinde dağıtıyor, derliyordu. Kübizm konuya önem vermiyordu. O kadar ki, ilk kübist tablolar hep aynı temaların, aynı konuların tekrarı gibiydi: Masa üstünde gitar ve mandolin, gazete parçaları, pipo, tütün paketi, yemiş ve yemişlik, ya da palyaçolar. Bu dar çerçeveli konu repertuvarı içinde kübistler, daha fazla gri renklerin egemen olduğu sınırlı bir paletle biçim oyunlarına girişmişler, tabiatın, öncelikle cansız tabiatın yepyeni bir sentezini kurmaya başlamışlardı.
ustalık
Picasso şaşılacak bir el ustalığına sahipti, bir teknik, bir tarz, bir görüş içine sığamıyor, boyuna değişiyor ve dünya sanatından seve seve, bile bile aldıklarını kendinde birleştiriyordu. Picasso’yu yalnız bir Kübist olarak ele almamak gerekir. 0, aynı zamanda, dramatik ifadeli bir ekspresyonisttir de. Nitekim, İspanya iç savaşı sırasında meydana getirdiği büyük kompozisyonlar, hele ünlü “Guernica”sı onu, insan dramıyla yakından ilgili bir sanatçı olarak dünyaya empoze etmişti.
Picasso ve Braque’ın araştırmaları kübist çerçeveyi gitgide genişletti. Bu akıma katılanlar, başta İspanyol Juan Gris ve Fernand Leger olmak üzere resim planında olduğu kadar, bütün süsleme sanatlarında da etkilerini gösterdiler. Kübizm akımı mimarlık dünyasında da ciddi etkiler doğurur. Kübizm, öncelikle bir “yüzey sanatı”dır. Tabloyu yalnız iki boyutu içinde ele aldığı, ışık-gölge oyunlarının yardımıyla “derinlik” duygusunu uyandırmaktan kaçındığı için mimarlık sanatının yeni biçimlere bürünmesinde rol oynamıştır. “Kübik mimari” denilen üslûpların doğrudan doğruya Kübizmin bir sonucu olduğuna şüphe yoktur.
Etkileri
Kübizm akımı süsleme sanatlarını da etkiler. Mobilya desen ve biçimleri, halı, perde, döşemelik motifleri kübizmden sonra çok değişti. O kadar ki, kimi estetikçiler, kübizmi doğrudan doğruya plastik değil, “dekoratif” bezemeci bir akım olarak ele aldılar. Durmadan tarz değiştiren Picasso yanında Braque daha ağır, daha klasik bir ressamdır. Kübizm prensiplerine bağlılığı onu, sanat hayatı boyunca kendine çizdiği yoldan ayırmadı. Bir natürmort ressamı olarak yaşadı. Bir masa üstüne, ya da bir oda içine yerleştirilmiş çeşitli eşyayı binbir kombinasyon, istif tarzları içinde, çok zengin, gri renklerin egemen olduğu bir paletle canlandıran Braque, yalnız kübizmin değil, çağdaş resmin de büyük ustalarından biridir.
Fernand Leger, kübizmi makine ya da teknolojik uygarlık ile ilişkilendirir. Onun için bir piston, motor aksamı, bir fabrika bacası, lokomotif, otomobil, bisiklet, ya da herhangi bir mekanik araç , ağaç, bulut, güneş, dağ, deniz gibi romantik konular kadar güzel ve anlamlıydı. Teorik ve entellektüel kübizmin daha duygulu temsilcileri de oldu. Bunlar kübizmin geometrik yapısına empresyonizmin renk oyunlarını da katmak istediler. Roger de la Fresnaye ve Andre Lhote bu hareketin önderidir. Kübizmin ateşli bir temsilcisi olan Andre Lhote, genel olarak bu akımın kaçındığı insan yüzünü, figürünü, hatta portreyi Kübist teknikle yeniden üretmeye çalıştı.
AKIMA MENSUP RESSAMLARIN LİSTESİ (BİYOGRAFİLERİ VE ESERLERİ)
Kübizm Akımı Eserleri Video