Grafik Sanatı, çoğaltılacak ya da üretilecek nesnelerin kullanılabilir bir görüntüsünü ya da simgesini veren desen üretimi etkinliklerine verilen genel addır. Grafik sanatlara özgü desen ile, başlıca amacı bir görüntünün salt aktarımı olan desen, birbirinden apayrı şeylerdir. Plastik sanatların ilke ve araçlarından yararlanan grafik sanatlar, tüketim ürünlerini geniş kitlelere tanıtmaya yönelik bir anlatım yoludur.
Bu alanda kullanılan çizgi öğesi, her biri özel bir alana (sanayi, moda, reklamcılık, kitap, afiş, vb.) uygulanan özgül tekniklerin hizmetindeki değişik nitelikli desenler bütününü kapsar. Grafik üslupların birçoğu evrimleri sırasında genel olarak plastik sanatlardan, özellikle de resimden etkilendi.
Söz konusu etki, değişik zaman aralıklarıyla kendisini gösterdi. Belli bir yarar sağlama amacıyla yapıları desen, modern sanatın evrimine bağlı kaldı. 20. yy’ın başlarında, kübizmden etkilenen yeni bir biçim anlayışı doğdu. Geometriyle temellenen bu yeni anlayışın bütün araştırmaları doğal olarak grafik sanata yöneldi. Özellikle Cassandre ve Carlu’nun afişleri, Guy Levis Mano’nun tipografileri bu süre içinde dikkat çeken çalışmalar oldu.
Kübist bir Fransız ressam olan Andre Lhote, sanatçıların ve grafik sanatlar alanında çalışanların uyması gereken ortak kuralı açık seçik bir biçimde şöyle belirtmiştir “Abartmak, azaltmak, çıkartmak, kompozisyon yaratmak, sanatçının sürekli olarak yapması gereken işlemlerdir. İster çizgiler, ister renkler, değerler ya da yüzeyler olsun gerçeği değiştirmek, dönüştürmek gerekir.”
Kübizm Sonrası
Kübizmden sonra bu gerçeği dönüştürme işlemiyle bazı ressamlar artık tümüyle katıksız bir soyut resme yöneldiler. Soyut resim bir yandan (Almanya’da (Bauhaus ve 1920 yıllarında S.S.C.B’nde yapılan afişler, programlar, prospektüsler, kitaplar) geometrici eğilimi desteklerken, öte yandan da, çok sayıda grafik tekniğine (Sonia Delaunay’ın baskı kumaşları, 1925) uygulanabilecek olan canlı renkleri kullanma olanağını da ortaya koyuyordu.
Bunun yanı sıra, aynı zamanda yetkin bir desinatör, dekoratör, gravürcü, afişçi, kısacası çok yönlü bir sanatçı olan Picasso gibi bir usta giderek ağırlığını duyurmaya başlamıştı. İkinci Dünya savaşından sonra bile yapıtları hâlâ büyük kitleleri şaşırtıyordu ve özellikle biçimleri grafik açıdan gerçekleştirmedeki özgürlüğü, konuya ilgi duyanları büyülüyordu.
Araştırmalar, sözgelimi reklamcılık konusunda, gözün “takılmasını” sağlayan üsluplaştırılmış ve yalın bir biçime yöneldi. Çünkü gerçekçi biçimde işlenen bir konunun aşırı ayrıntılarıyla dikkatleri dağıtma tehlikesi vardı. Öte yandan, fütürizm, dadacılık ve gerçeküstücülük, etkilerinin daha geç, ama daha şiddetle duyulacağı çok sayıda yenilik getirdiler. Maninetti’nin fütürist etkinliklerinden başlayıp dadacıların el ilanları, Tristan Tzara’nın şiirleri, Picabia’nın “saydamlıklar” dönemi, Man Ray’in fotoğrafları ve kısa metrajlı filmlerinden geçerek Max Ernst’in kolajlarına kadar ardı arkası kesilmeyen bir grafik örnekleri dizisi oluştu.
Buradan hareketle de grafik sanatlarının esin ve tekniklerinde bir yenilenme oldu. Artık, hareketten, uyumsuzluktan , hatta anamorfozdan (bir cismin görüntüsünün, görünen büyüklüğünün yatay ve düşey olarak aynı olmadığı durum) yararlanabilecek duruma gelmişti. Bundan böyle, grafik sanatların geçerli olduğu, daha doğrusu kullanılmaya başlandığı alanların büyük bir bölümü fantezi ve mizaha ilgi duymaya başladı.
Fransa’da tipografi alanında, Maximilien Vox’un yıllardır süren çalışmaları önemli bir rol oynamıştır. Jerome Peignot ise (De l’ecriture a la typographie (Yazıdan Tipografiye), elektronik çoğaltma yollarının bulunmasından sonra “harflerin de tablolar ya da heykeller gibi sanat yapıtları” olduğunu vurgulamıştır.
Türkiye’de Grafik Sanatı
Ülkemizde çağdaş anlamda grafik sanatı etkinliklerinin yarım yüzyıla yakın bir geçmişi vardır. Sanayinin gelişmesi sonucu tüketimde de bir artış ve bu arada reklamcılık alanında bir evrim olmuş ve bütün bu olgulara bağlı olarak da bu alana bir hareket gelmiştir. Ürünlerin (afişler, amblemler, kitap kapakları) sayısı giderek artmıştır. Bu arada Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu ve Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu’nun kurulması yeni sanatçıların yetişmesini sağlamıştır.
Çağdaş sanatçılar arasında özellikle İhap Hulusi Görey, Münif Fehim, Mesut Manioğlu, Mengü Ertel, Yurdaer Altıntaş, Sait Maden, Erkal Yavi, Ferit Akman, Sadık Karamustafa, Nilay Yılmaz ve Semra Kurbanoğlu sayılabilir.