
Felix Ziem (1821 – 1911)
Fransız asıllı barbizon ekolü ve oryantalist ressam Felix Ziem 1821’de Beaune’de doğdu. Dijon’daki Ecole des Beaux Arts’da mimarlık eğitimi aldı. 1838 yılında Okulun mimarlık yarışmasında birinci oldu ve bir süre mimar olarak çalıştı.
Aynı zamanda resim çalışmaları yapan sanatçı 1841,de Nice’e yerleşerek aristokrat çevreden kişilere resim dersleri verdi. 1842’de İtalya’ya, 1843’de Rusya’ya, 1845 yılında Venedik’e gitti. 1847’de ilk kez İstanbul’a geldi.
İlk önemli Doğu gezisine 1856 yılında çıkan Ziem, bu seyahati sırasında İstanbul’da bir buçuk ay kalarak kenti yansıtan pek çok desen yaptı ve ilk büyük boyutlu İstanbul resimleri 1857 yılında Paris Salonu’nda sergilendi. Oryantalist bir tutumla, canlı ve parlak renklerle betimlediği İstanbul manzaraları, çoğunlukla bir günlük yaşam sahnesine eşlik eder.
Resimlerinde ağırlıkla, anıtsal camilerin hakim olduğu İstanbul silueti önünde, limanda yelkenliler ve bir kayık içinde kürek çeken kayıkçılar konularını betimlenmiştir. 1860’tan itibaren kışları Montmartre’da, yazları Nice’te geçiren Ziem’in ünü çok arttı ve geleceğin Büyük Britanya Kraliçesi olacak Prenses Viktorya’ya resim öğretmeni olarak görevlendirildi. 1910’da koleksiyoner Alfred Couchard’ın mirasen bağışı sonucu bazı tabloları Louvre Müzesi’ne giren sanatçı, böylece sağ iken eserleri Louvre’a kabul edilen ilk ressam oldu.
Sanat Anlayışı
Félix Ziem, ışık ve atmosferi olağanüstü bir ustalıkla yansıtan manzara resimleriyle tanınır. Eserlerinde özellikle Venedik, İstanbul, Marsilya ve Akdeniz kıyıları gibi romantik şehirleri ve doğayı ele aldı. Renk kullanımı ve ışık oyunları, onun tablolarında en dikkat çeken unsurlar arasındadır. Turner ve Barbizon Okulu sanatçılarından etkilenen Ziem, dramatik ve romantik bir anlatımla sahnelerini resmetmiştir.
Sanatçının en çok bilinen teması Venedik’tir. Kanal manzaraları, altın ışıklarla parlayan gün batımları ve yansımalar, onun Venedik tablolarında öne çıkan öğelerdir. Sıcak tonlar, yumuşak fırça darbeleri ve zarif detaylarla oluşturduğu kompozisyonlar, manzaralarına duygusal bir atmosfer kazandırır.
Ziem’in sanatı, empresyonizme yakın bir anlayış taşısa da, klasik romantizm ve gerçekçilik arasında bir denge kurmuştur. Doğrudan doğayı gözlemleyerek çalışan sanatçı, anlık ışık değişimlerini ve atmosferin getirdiği hareketliliği yakalamaya büyük özen göstermiştir.
Özellikle Orta Doğu ve Osmanlı mimarisine olan ilgisi, onun İstanbul ve doğu şehirlerini konu alan tablolarında görülebilir. Kapalıçarşı, Boğaz, Ayasofya ve Haliç gibi mekanları içeren çalışmaları, egzotik detaylarla süslenmiştir.
Félix Ziem, eserleriyle romantik manzara ressamlığının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Zengin renk paleti, ışık oyunları ve atmosferik kompozisyonlarıyla, hem 19. yüzyıl sanatının romantik geleneğini sürdürmüş hem de modern izlenimcilik akımına ilham vermiştir.