ilkel resim nedir?
İnsanoğlu yazmadan önce çizmeye ve boyamaya başlamıştır. Mağaralarda ve dıştaki kaya yüzeyleri üzerinde bulunan boyalı resimler ve çizgiler, insanın binlerce yıl önce fikirlerini nasıl ifade ettiğini bize oldukça iyi gösteriyor, ama nasıl konuştuğu hakkında bilgi vermiyor. Tarih öncesi insanının çizgiyle anlattığı düşünceleri çağdaş düşünceyle yorumlamak pek de kolay bir iş değil. Bilinen bir şey varsa, Tarih öncesi resimlerin, bugünkü anlamda – yalnız kendi resimsel gerçeklerini anlatan – resimler olmadıklarıdır. Bu resimler mağara duvarlarını süslemekten öte amaçlara yönelmişlerdi. Hayatın doğaya ve doğadaki yaratıklara karşı çetin bir savaş anlamını taşıdığı çağlarda, bu resimler o savaşın bir parçası ve insana olağanüstü büyüsel güç sağladığına inanılan birer araçtılar. Bunlar doğaya, hayvanlara egemen olmanın birer sembolü, avın şanslı geçmesini sağlayan birer tılsımdırlar.
İspanya ve Fransa’da bulunan ve duvarlarında Paleolitik çağlardan kalma resimler olan mağaralar ya toplantı amacıyla kullanılmış ya da komün hayatı yaşayan bütün bir köy halkını içlerinde barındırmışlardı. Paleolitik insanın, Afrika’daki ilkel Buşman kabileleri gibi kaya yüzlerindeki üst üste oyuklarda ya da Avustralya Buşmanları gibi yalın barınaklarda yaşadıkları da tahmin ediliyor. Buşman kabilelerinin yaşadıkları kayaların cepheleri de öteden beri resimlenegelmiş, ama bunlar aşınma sonucu zamanla yok olup gitmişlerdir. Avrupa’da rastlantı sonucu bulunan Paleolitik mağaralardan en eskisinin Fransa’daki Lascaux mağarası olduğu ve buradaki en eski yerleşimin 40.000 yıl öncesine kadar gittiği ileri sürülür.
Desen ve Renk Ustalığı
Lascaux mağarasının resimleri arasında bir bizonun saldırısına uğrayan insan figürünün yer aldığı örnek, o çağ sanatçılarının özellikle hayvan figürlerinin hareket ve anatomisine egemen olduğunu ortaya koyar (Resim 01). İspanya’da ötekilerden önce bulunan Altamira mağarasının tarihçesi, 15-20.000 yıl öncelerin uzanmaktadır. Fransa’daki Les Trois Freres mağarası da resimleri bakımından büyük bir önem taşıyor. Bu mağaralarda ki resimlerele şaşılacak bir desen ve renk ustalığı görülmektedir. Bu ustalık tarih öncesi insanın avcılık tekniklerinin gelişmesine paralel üstün bir gözlem yeteneğine kavuştuğunu gösterir. Üst üste yapılmış mağara resimlerinin Abbe Breuil tarafından gerçekleştirilen bir analizi Les Trois Freres resimlerinin niteliklerine ışık tutmaktadır. (Resim 02)
Bunların yanı sıra İsveç’te Jömtland’da kaya üzerine kazınarak çizilmiş boyasız hayvan resimleri de bulunmuştur. Bunlardan başka mağaralarda hayvan dişleri ya da kemikleri üzerine çizilmiş resimlere de rastlanmaktadır. Birçoklarını bizon, ren geyiği, at vb. gibi hayvanların teşkil ettiği Tarih öncesi çağ resimleri arasında insan resimleri de bulunuyor. Özellikle İspanya’da Cueva del Civil’deki kaya resimlerinde gruplar halinde insan figürlerine rastlanıyor. Ancak bu resimler, insanın tarımsal ekonomi aşamasına geçtiği daha geç bir döneme aittirler.
Anadolu’da Paleolitik çağa ait olduğu ileri sürülen bazı kaya resimleri Hakkari çevresindeki Cilo dağlarında bulunmuştur. Bazı buluntuların elde edildiği Antalya yöresindeki Karain mağarasının da Tarih öncesi’ne ait bilgiler konusunda yararlı olduğu söyleniyor. Kaya duvarlarını resimleyen sanatçılar hayvansal yağlar, sözgelişi balık yağı ile karıştırılmış renkli topraklar kullanmışlar, bitki özsularından ve sütten de yararlanmışlardı. Resimlerin konturlarını (sınır çizgilerini) kazıyarak ya da başka yöntemlerle çiziyorlar ve boyayı ya elleriyle ya da bitkileri ezerek yaptıkları tamponlarla sürüyorlardı. Püskürtme yöntemiyle de boya kullandıkları, bunun için içi boya doldurulmuş kemik parçalarından yararlandıkları anlaşılıyor.
Çağdaş ilkellerde rastlanan benzer bir yöntem ise içine boya doldurulmuş boru ağızla üflenerek boya püskürtülmektedir. Kaya duvarlarındaki resimlerin ilginç bir yanı da resimleri yapanların, modelleri için kaya üzerindeki kabarık çıkıntılardan yararlanmış olmalarıdır. Bunlar adeta hayvanın gövdesini biçimlendirmekte kolaylık sağlayan, ona oldukça benzeyen kabarıklıklar ve girintilerdir. Bu davranış ünlü İtalyan ressamı Leonardo da Vinci’nin duvarların üstündeki lekelerde gördüğü acayip biçimleri doğadaki varlıklara benzeterek imgelemine mal etmesi gibidir.
Sezer Tansuğ
Resim Sanatının Tarihi