insan neden sanat yapar?
Bilim ve sanat arasında köprü kurma girişimi
Nörolog Prof. Dr. H. Tuğrul Atasoy, insanın üretimi olarak sanatı, felsefe, antropoloji, biyoloji ve tıp referanslarıyla tanımlıyor.
“İnsan Neden Sanat Yapar”, sanatın insan varoluşu açısından gerekliliğinin maddi temelleri üzerine okumak isteyenler için rehber niteliğinde.
Bilim, tüm dünyada hızla ilerliyor ve evreni açıklamada her geçen gün yeni veriler sunuyor. Aşırı uzmanlaşma ve sosyal bilimler ile fen bilimleri arasındaki açılan mesafe sonucunda bu verilerin parçadan bütüne, bütünden parçaya, diyalektik bir yaklaşımla günlük yaşama ve sosyal bilimlere tercümesinde, bu alandaki üretimlerin toplumla buluşturulmasında güçlük yaşanıyor.
TIP FAKÜLTESİNDEN SADECE HEKİM ÇIKMIYOR
Bu boşluk “iki kültüre” (fen bilimleri ve sosyal bilimler) en azından metodolojisine ve temel varsayımlarına hakim bilim insanları tarafından doldurulmadığı ölçüde, sözde-bilimsel verilerle piyasaya ve egemen ideolojiye hizmet eden popüler dille yazılmış kitaplarla dolduruluyor. Kimisi “iyi yöneticiliğin” sırrının beyin hücrelerini formatlamakta olduğunu, kimisi ise “iyi bir diyet” için kan grubunuza uygun hareket etmenizi savunuyor.
Ancak şanslıyız ki, son günlerde özellikle sinirbilim, biyoloji ve antropoloji alanlarından çıkan gerçek bilim insanları (örn: Damasio, Ramachandran, Riley, Pinker? gibi) bu alanda yüzümüzü güldürüyor ve düşünen, karar alan, üreten, sosyal bir varlık olarak bizlere, insanlara dair, kendimizi anlamamıza yardımcı olacak eserler sunuyorlar.
Türkiye’den bu konuda eser beklerken bir nörolog olan Prof. Dr. H. Tuğrul Atasoy imzasıyla, “Bir Nöroloğun Gözünden – İnsan Neden Sanat Yapar? (Axis Mundi)” adlı kitap raflarında yerini aldı. Atasoy, tıp fakültesinden sadece hekim çıkmadığının kanıtlarından, edebiyat ve sanatla da ilgilenmişbir isim. “Yeni Yetenlere” isimli bir şiir kitabı, “Sormadan Gidilir Bazen” ve “Yarının Dünüdür Bugün” isimli öykü kitapları var. Kendi tanımıyla, kendini ait hissettiği iki dünyayı birleştirme kaygısıyla 1996’dan bu yana çeşitli edebiyat, sanat ve bilim dergileri için “davranışbilimleri gözüyle sanat”ımerkeze alan 100’ün üzerinde makale kaleme almış. “İnsan Neden Sanat Yapar?” isimli kitap da bu denemelerin gözden geçirilmesi ve derlenmesi ile oluşmuş.
ADORNO’DAN EAGLETON’A
On beş bölümden oluşan kitap insanın üretimi olarak sanatı, felsefe, antropoloji, biyoloji ve tıp referanslarıyla tanımlamaya çalışıyor. Bunu yaparken çok sayıda yazar, kuramcı ve bilim insanının görüşlerine başvuruyor. Bir kısmını atlamak pahasına saymamız gerekirse: Theodor Adorno, Jean Baudrillard, Roland Barthes, Walter Benjamin, John Berger, Jorge Luis Borges, Terry Eagleton, Max Horkheimer, Richard Leakey, Roger Lewin, Herbert Marcuse, Rollo May, Steve Pinker, Oliver Sacks, Claude Levi Strauss, Susan Sontag, John Zerzan?
Kitabın ilk yedi bölümünde özellikle maddeci bir yaklaşımla sanatın insanın hangi ihtiyaçlarına karşılık geldiği, bu açıdan sanatın gerekliği tartışılıyor. Antropoloji verileri ile işin evrimsel ve toplumsal boyutları, nöroloji ve psikiyatri referansları ile sanatı üreten insan ve onun zihinsel ve toplumsal bütünlüğünü sağlamada sanatın tuttuğu yer açıklanıyor. Diğer bölümlerde yazar sanatla ilişkili çeşitli başlıklarda bir gezintiye çıkıyor. Sanata yaklaşımları ile Borges ve Baudrillard, haiku, şiirin doğuşu, Nahan Zohar’ın “kuantum benlik” yaklaşımı ile şiir ve bilinç ilişkisi gibi konulara uzanılıyor. Ne yazık ki, bu uzanma esnasında her ne kadar insan ve çevre ilişkisine dair doğru sorularda ortaya atılsa da sanata dair oluşturulan maddi temelden uzaklaşılıyor.
YÖNTEMSEL SORUNLAR
Kitap sanata dair bilimsel, felsefi görüşleri bu alandaki çeşitli çalışmaların verilerini paylaşmakta başarılıda olsa ciddi yöntem sorunlarıiçeriyor. Yöntem sorunlarıaçısından başlangıç olarak, kitabın denemelerden derlenmiş oluşu var. Önceden yazılmış yazılar yeniden düzenlenmiş de olsalar ortaya tam anlamıyla yeni bir kurgu, bütünlüklü bir akış çıkmamış, bölümler arasında konu tekrarları olduğu gibi, bölümlerin içlerinde de yer yer yan konu başlıklarına girilmiş, bu da anlatımda dağınıklığa neden olmuş.
İkinci ve daha temel bir sorun anlatım ve içerikle ile ilgili. Başlıktaki “bir nöroloğun gözünden” ifadesi okuyucuda ABD’li Nörolog Oliver Sacks, Psikiyatrist Rollo May gibi sanat ve sanatın işlevini tanımlamakta Atasoy’un da mesleki yaşamı içerisinde edindiği klinik gözlemleri ve tıbbi birikimini öne çıkaracağı beklentisi uyandırıyor.
Ancak Atasoy, kendi mesleki bilimsel birikimi yerine, daha çok okur kimliği ile yıllar içerisindeki okumalarla biriktirdiği, başka yazar ve araştırmacıların görüşlerine ve çalışmalarına yer veriyor. Kendi görüşlerinin öne çıktığı birçok yerde yaşadığı güven sıkıntısı, satırlarına yansıtıyor. W. Benjamin, S. Sontag, T. Adorno, R. Barthes, J. Berger, R. May, S. Pinker gibi farklı teorik, felsefi ve bilimsel yaklaşımlara sahip yazarların görüşlerinin içinde yer aldıkları paradigmalar sunulmadan, asıl vurgu noktasının net olmadığı geniş alıntılarla paylaşılması, öne sürülen tezin takibini güçleştiriyor ve tez açısından da eklektizmi beraberinde getiriyor.
bilimsel düşünce açısı
Sanatın insanın zihinsel, toplumsal ve doğa ile ilişkisinde bütünlüğü sağlamasına dair çok sayıda maddi, bilimsel veriyi okuyucuya sunduktan sonra Atasoy, tezlerini desteklemek için bilinci kuantal düzlemlerdeki ilişkilerle açıklamaya çalışan, “yazar, felsefeci ve iş toplantıları için motivasyonal konuşmacı” Danah Zohar’ın görüşlerine başvurmuş. Bu kitaba dair en büyük sorun olarak dikkat çekiyor. Kuantum fiziğinin atom altı parçacıklar düzeyindeki belirsizlik ilkelerini makro-düzeyde bilinç ve yaratıcılığa uygulamaya çalışan bu yaklaşımla bilinç biyolojik süreçlerden ve öznesinden koparılmış ve sonuçta parça-bütün birlikteliği üzerinden tüm oluşa bilinç atfeden “holizm”e çıkılmış.
Ne Atasoy’un ne de kitabın basıldığı Bilim ve Gelecek yayınevinin deneysel temelden büyük ölçüde yoksun bu görüşlerin bilimsel düşünce açısından -en hafif ifadesi ile- “sorgulanabilirliği”nin farkında olduğunu sanmıyorum.
Sonuç olarak, Atasoy kitabını toplumsal duyarlık ve samimi bir çaba ile kaleme almış. Edebi ve bilimsel açıdan ciddi yöntem sorunları taşımasına karşın ortaya sanatın insan varoluşu açısından gerekliliğinin maddi temelleri üzerine okuma yapmak isteyen kişilerin Türkçeye çevrilmiş kaynak eserleri tanımalarını sağlayacak ve onlara kendi yaklaşımlarını oluşturmalarında faydalı olabilecek sorular soran bir eser çıkmış.
Fen bilimleri ve sosyal bilimler arasında kurulması gereken köprülere ve bilimsel verilerin gündelik yaşama tercümesi ihtiyacına işaret eden Atasoy’un eserinin, edebi dil ve bilimsel yöntem açısından daha yetkin örnekler için teşvik edici olması umuduyla?
E. Ozan Toraman
Bir Nöroloğun Gözünden – İnsan Neden Sanat Yapar ( Axis Mundi )
H. Tuğrul Atasoy
Bilim ve Gelecek Kitaplığı – Araştırma İnceleme Dizisi
13.05.2013 tarihli soL gazetesinden alınmıştır